TİG a. (fars. fiğ) Esk. 1. Kılıç. 2. Dağ zirvesi. 3. Işın, 4. Tig-bend, kılıç kuşanan. || Tig-dar, kılıçlı. || Tig-zeban, etkili konuşan. || Tig-zen, iyi kılıç kullanan. || Tig-i abdar, keskin, sivri kılıç. || Tig-i aftab, ışık huzmesi, ışın. || Tig-i âteş-bar, ateş yağdıran, keskin kılıç. || Tig-i dudesti, kuvvetli ışık. || Tig-i Efrasyab, EfrasyabTn kılıcı, şarap bardağının pırıltısı. || Tig-i güştin, etten kılıç, dil, || Tig-i kûh, dağ zirvesi, doruk. || Tig-ı sitem, zulüm kılıcı. || Tig-i zeban, yaralayıcı söz.
—Ed. Divan şiirinde sevgilinin kaşı, kirpiği, bakışı, sevgilinin cefası, âşığın sevgiliden ayrı kalma acısı için kullanılan benzetme öğesi; "Leşkeri fitne sana hayti hat u hâl yeter / Tiğ lazım değil d gamzei katta,I sana" (Yüzündeki tüyler ve benler ayaklanan bir ordunun yerini tutuyor. Sana kılıç gerekmez, cari alıcı yan bakışın bu işi görür) [Baki], Kılıcın parlaklığı ve çeliğine su verilmesi dolayısıyla tiğ ile su arasında da ilişki kurulur: "Bir âbdır ki aktığı yer lâlezar olur / Tiğin ki gülistanı safa cûylândır" (Öyle bir sudur ki aktığı yer lale bahçesi olur, kılıcın sanki safa gülbahçe- sinin ırmağıdır) [Baki]
—Esk. sil. Tig-i bürran ya da Tig-i tiz, keskin kılıç. | Tig-i hindi, Hindistan'da demirden yapılan bir tür kılıç.
—Esk. süslem. sant. Kitap süslemelerinde, başlıkların üzerine, kitap kenarlarına çekilen ince çizgi ve motif.
Kaynak: Büyük Larousse
|