-Tarih deyimleri ve terimleri- Kıyafetler Kitapta geçen bazı deyim ve terimlerle, genel olarak tarih metinlerinde karşılaşılan başlıca deyim, terim, isim ve sıfatlar açıklanmıştır Kelimelerin idarî ve askerî kuruluşlardaki anlamları verilmiş, diğer anlamlan ve mecazları üzerinde durulmamıştır.
- A -
ABDAL : 1. Afganistan topraklarındaki bir Türk boyunun adı. 2. Anadolu'da göçebe bir aşiretin adı. 3. Çeşitli tarikatlarda derviş. Gezgin dervişlere verilen unvan. ACEMİ OCAĞI : Tutsaklardan ya da devşirme yoluyla Hıristiyanlar'dan toplanan gençlerin yeniçeri olarak yetiştirilmeleri için eğitim gördükleri ocak. ACEMİ OĞLANI : Yeniçeri olmak üzere Acemi Ocağı'nda eğitim gören devşirme ya da tutsak genç. ACEMİ OĞLANI KETHÜDASI : Acemi oğlanları işine bakan Anadolu ve Rumeli ağalarının maiyetîerindeki memurlara verilen unvan. AĞA : Kapıkulu Ocakları'nın yüksek rütbeli subayları ile sarayda hizmetli subay ve hadımlara verilen unvan. AĞA KAPISI : Yeniçeri ağalarının buluhduğu resmî daire. AĞI : (Göktürkler'de) Hazine, mal, senet, ipekli kumaş. AHÎLİK : Esnaf, zanaatçı, çiftçi gibi çalışma kollarını içine alan ve bu iş kollarının yararına çalışan ocak. Bu ocağa mehsup olanlara Ahî denirdi. AK AĞALAR : Osmanlı Sarayı'nda kullanılan hademelerden bir kısmına verilen unvan. AK ALEM : Saltanat sancağına verilen'ad. AKÇA : Osmanlılar'da gümüş para birimf. AKINCI : Keşif, haber alma, sabotaj, baskın gibi amaçlarla yabancıülkelere akın yapan özel eğitim görmüş askerler. Bugünkü 'komando'nun karşılığı. AKSAKAL : Köyün, mahallenin, bir topluluğun ihtiyar Heyeti'nden olankimse. Sözü dinlenen, tecrübeli, yaşlı kişi. ALEM : Bayrak. ALEMDAR : Bayraktar. Bayrak taşıyan. ALP : Kahraman, yiğit. Büyük işler başarmış ve halk tarafından sevilen kimse. ASIR : yüzyıl. ASES ASES BAŞI :Asayişin sağlanması için kolgezen bekçiler. Yeniçeri Ocağı'nı oluşturan ortalardan (taburlardan) 28. ortanın çorbacısına verilen unvan. (Çorbacı: 31 bölüklü Acemi Ocağı ile piyade askerini oluşturan bölük subaylarının unvanı). ARZ ODASI : Padişahın elçileri kabul ettiği oda. (bazen sadrazamı) Kabul salonu. AMME : Kamu (Amme efkârı = Kamuoyu; amme hukuku = kamu hukuku; amme idaresi = kamu yönetimi) ALPAGU : Alpagut da denir. Göktürk'lerde yiğit, kahraman. Düşmana saldıran, yakalanmayan asker veya subay. Bir subay rütbesi. ALTIN ELBİSELİ ADAM :Kazakistan'ın başkenti Alma-Ata yakınındaki Eşik kazılarında mezarı bulunan bir Türk tiginine tarihçilerin verdikleri isim. Mezarda tiginin altın zırhı da bulundu. Onun bir Türk tigini (prensi) olduğunu aynı mezarda bulunan bir kabın üzerindeki yazılardan anlıyoruz. AŞAR : Toprak ürünlerinden hazine giderleri için onda bir oranında alınan vergi. ATABEY (ATABEK) : Selçuklular'da şehzadelerin eğitimiyle görevli erkek eğitici. (Osmanlılar'da bu görevi yapana Lala denirdi) ATAMAN : Don ve Ukrayna Kazakları'nın başındaki kumandana verilen unvan. Zamanla çar veliahtına da bu unvan verildi. Asya Türkleri askerî ve idarî makamlara seçilen müdür ve başkanlara Ataman derlerdi... 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Polonya ve Litvanya Büyük Dukalığı orduları kumandanına da Ataman denilirdi. AT OĞLANLARI : Saray seyisleri. At bakıcıları. Aşçı başı. APA : (Eski Türkler'de) Ecdat, büyük baba. APA TARKAN : Bir unvan. Büyük, yüce, yüksek. AYAK DUVANI : Olağanüstü durumlarda acele olarak toplanan divan. Padişahtan başka herkes ayakta durur ve acele kararlar alınırdı. İsyan sırasında asîlerin padişaha zorla ayak divanı yaptırdıkları olurdu. (Göktürk'lerde) Danışman, söyleyici, akıl hocası, musahip. AYUĞÇI AZAB (Azeb) : Osmanlılar'da ordunun çekirdeğini oluşturan hafif piyade askeri. Bu terim 13. yüzyıldan beri askeri bir terim olarak kullanılıyor ve başlangıçta genellikle 'şehirlerdeki yerli bekâr asker' anlamına geliyordu. AZAT ETMEK : Kölenin hürriyetini vermek, serbest bırakmak. Derebeyliklerde bir insanı toprak kölesi durumundan kurtarmak. AZERÎ : Azerbaycanlı Türk.
- B -
BÂB : Kapı. BABIÂLİ : Büyük kapı. Osmanlılar'da Sadrazamlık (Başbakanlık), Reis-ül Küttaplık (Dışişleri), Sadaret Kethüdalığı (İçişleri)'nin bulunduğu binalara denirdi. Hükümet anlamına da gelirdi. Yeniçeri Ocağı'nda bir başçavuş. BAB-US-SAADE AĞASI : Enderun âmirlerinden birine verilen unvan. BAĞA BAHRİYE : Bir unvan. Küçük rütbe. BAHRİYE AZABLARI : Deniz Kuvvetleri. Bir devletin deniz kuvvetlerinin ve teşkilâtının tümü. Savaş gemilerinde görev yapan askerler. BÂLÂ RÜTBESİ : Osmanlı Devleti'nde 1845 yılında ihdas edilen bir mülkî rütbe. (Bâlâ, yüksek, yüce anlamlarına da gelir). BALBAL : (Eski Türkler'de) Öldürülen düşmanın heykeli. (Ünlü kumandanların mezarlarına, öldürdükleri düşman sayısınca heykel dikilirdi. BALTACI : Padişah sarayının dış hizmetlerinde kullanılan görevlilere verilen unvan. BALYEMEZ : Savaşta, özellikle kale dövmek için kullanılan orta menzilli top. BARK : (Göktürkler'de) Mezar, türbe, anıt-mezar, ev, bark. BARON : Doğrudan doğruya krala veya büyük bir tımar sahibine bağlı derebeyi. Krala 'Yüksek Baron' denirdi. Sonraları yalnız asalet unvanı olarak kullanıldı. BAŞÇUHADAR : Osmanlı Sarayı'ndaki hizmetkârların başı. Emrinde kırk çuhadar çalışırdı. BAŞDEFTERDAR : Devletin malî işlerinin başında bulunan görevli. BAŞHASEKİ : Hasekilerin en yüksek rütbelisi. Yeniçeri Ocağı'nın 14.,49., 66. ve 67. ortalarına 'Hasekiler' denirdi. Orta, aşağı yukarı bugünkü tabur kadar mevcudu olan bir birlik idi. BAŞIBOZUK : Düzenli ordunun dışında, savaşa katılmak için gönüllü yazılan siviller. BAŞKADIN : Padişahın nikâhlı dört eşinden en yaşlısına verilen unvan. BAŞKAPI KETHÜDASI : Suçluları yakalamak, idam edilmeleri gereken varsa onları idam etmekle görevli kethüdaların başı. BEC : Avusturya'nın başşehri Viyana'yaOsmanlılar'ın verdiği ad. BEKTAŞÎ : Hacı Bektaş-ıVelî'nin kurduğu tarikatın adı. Bu tarikate mensup olan. BENGÜ : Sonsuz, ebedî, daimî. (Göktürkler'de) BENGÜTAŞ : (Göktürkler'de) Dikilitaş, anıt, geleceğe*kalsın diye dikilen yazılı taşlar. BEYLİK : Bey tarafından yönetilen bölge. (Eskiden Anadolu, beyliklerle yönetiliyordu: Karaman Beyliği, İnallı Beyliği, Mengü-cüklü Beyliği... vb.) BEYLERBEYİ : Askerrve idarî yetkilerle donatılmış genel vali BEYLİKÇİ : Divan-ı Hümayun subayının unvanı. BEYTULLAH : Kabe. (Allah'ın evi) BEYTÜLMAL : Devlet Hazine Dairesi. BİLGE : Bilgin, hâkim, danışman, akıllı, bilici. BÎMÂRHANE : Akıl Hastanesi. Tımarhane. BOĞDAN : Osmanlılar'ın bugünkü Moldavya'ya verdikleri ad. BOYLA : (Göktürkler'de) Bir askeri unvan. BÖCEKBAŞI :.Osmanlılarca Zabıta Amiri. BÖGÜ : Hâkim, bilge, bilici (Bögü Kağan) BÖRİ (Börü) : (Eski-Türkler'de) Kurt. BÖRK : Eski Türklerin ve sonra yeniçerilerin kullandıkları başlığın adı. BOSTANCI : Saraylarla kasırların bekçiliğini yapan, zabıta işleriyle de ilgilenen saray mensuplarından bir kısmının unvanı. BURLUTA : Ateş gemisi. Düşman savaş gemisini tutuşturmak, yakmak için kullanılan gemi. BUYRULTU : Büyük makam sahipleri tarafından kendi emirlerindeki memurlara emir niteliğinde yazılan bildiri.
|