MARS ya da Merih, Güneş'in çevresinde dolanan dokuz büyük gezegenden, Güneş'e uzaklık bakımından dördüncü sırada (Dünya' dan bir sonra) yer alan gezegendir. Dünya'yla olan benzerliklerinden ve yüzey görünümünün sürekli olarak değişmesinden ötürü, her zaman astronomların özel ilgisini çekmiştir. Mars'ın Güneş'ten ortalama uzaklığı yaklaşık 228 milyon kilometredir; bu, Güneş ile Dünya arasındaki uzaklığın bir buçuk katı kadardır. Bu nedenle Mars, Güneş'ten Dünya kadar ısı alamaz. Ama gene de Dünya'dakine benzer bir atmosferi olan tek gezegendir; yüzeyindeki ve atmosferindeki sıcaklık dağılımı da Dünya'dakine oldukça yakındır.
Mars'ın büyüklüğü Dünya'nın yarısı kadardır, oysa kütlesi Dünya'nın onda biridir. Yani, Mars'ın üzerindeki yerçekimi kuvveti, Dünya'dan çok daha azdır. Mars'ın Güneş çevresindeki yörüngesi elips biçimindedir; bu nedenle de gezegenin Güneş'ten ve Dünya' dan olan uzaklığı değişir. Mars, Dünya'ya yakın bir noktaya geldiğinde, astronomi bilginleri gezegenin "karşıkonum"da bulunduğunu söylerler. Bu tür "karşıkonumlar"ın bazıları öbürlerinden daha yakındır. Mars teleskopla en iyi biçimde bu dönemlerde gözlemlenebilir. Mars karşıkonumdayken, en parlak yıldızlardan bile daha parlak görünür.
Mars'ın Uyduları Mars'ın iki küçük uydusu vardır. 1877'de
MARS'A İLİŞKİN BİLGİLER
- GÜNEŞ'TEN ORTALAMA UZAKLIK: 228 milyon km.
- YIL UZUNLUĞU: 687 Dünya günü.
- GÜN UZUNLUĞU: 24 saat 39 dakika 36 saniye.
- ÇAP: 6.787 km.
- KÜTLE: 0,11 (Dünya: 1).
- ÖZGÜL AĞIRLIK: 3,933 (su: 1).
- YÜZEYİNDEKİ ORTALAMA ÇEKİM KUVVETİ: 0,38
- (Dünya:1). ORTALAMA YÜZEY SICAKLIĞI: -23°C.
ABD'li astronom Asaph Hall'ın keşfettiği bu uyduların adı, Eski Yunanca'da "korku" anlamına gelen Phobos ve "dehşet" anlamına gelen Deimos'tur. Uzay sonda araçlarıyla çekilen fotoğraflarından, her iki uydunun da yüzeyinin düzensiz, karanlık ve bol kraterli olduğu anlaşılmıştır. Phobos'un ortalama çapı yalnızca 22 kilometredir; daha da küçük olan Deimos'un ise 14 kilometredir.
Hava ve Yüzey Özellikleri Mars'ın yüzeyini örten turuncu kumlar, gezegenin çıplak gözle bakıldığında bile kırmızı görünmesine neden olur. Teleskopla bakıldığında ise, yüzeyindeki aydınlık ve karanlık bölgeler ile kuzey ve güney kutuplarındaki buzul takkeleri seçilebilir. Dünya'da olduğu gibi Mars'ta da mevsimler vardır. Kışın buzul takkeleri genişler, yazın ise küçülür; güney buzul takkesi her zaman kuzeydekin-den daha büyüktür. Mars, Güneş çevresindeki bir tam dolanımını 687 günde tamamladığından, bu gezegende mevsimler Dünya'dan yaklaşık iki kat daha uzundur. Buna karşılık Mars kendi çevresinde bir tam dönüşünü 24,62 saatte tamamlar; yani, gezegende bir günün uzunluğu, hemen hemen Dünya'daki kadardır. Gezegenin öbür özellikleri de mevsimlere bağlı olarak değişir; bu özelliklerin bazılarının değişim süresi daha uzundur. Her iki buzul takkesi de, en azından bir bölümüyle donmuş karbon dioksitten oluşur; kuzeydeki takkede ayrıca buzlara da rastlanmıştır. Mars'ın atmosferi, Dünya'nınkiyle karşılaştırılacak olursa çok incedir. Hemen hemen bütünüyle karbon dioksitten oluştuğu, ayrıca yaklaşık yüzde 2 azot ve yüzde 1 ile 2 arasında değişen oranlarda argon içerdiği saptanmıştır.
Mars'ın yüzeyinde esen güçlü rüzgârlar, özellikle kışın şiddetli toz fırtınalarına neden olur. Atmosferindeki su buharı miktarının çok düşük olmasına karşın, sık sık bulut ve pus oluşumlarına, hatta bazen don olaylarına rastlanır. Mars'ın yüzeyinde, meteoritlerin (göktaşlarının) çarpması sonucunda açılmış çok sayıda krater vardır; ama, üzerinde az sayıda kraterin yer aldığı geniş düzlükler de bulunur. Bunlar volkanik lavlarca örtülmüş alanlardır. Tharsis olarak adlandırılan bölgede, dört büyük sönmüş yanardağ yükselir. Bunların en büyüğü olan Olympus Mons'un genişliği 600 km, yüksekliği ise 25 kilometredir, yani Everest Dağı'nın^yaklaşık üç katıdır. Birçok başka küçük yanardağa da rastlanır. Gezegenin ekvator çizgisinin hemen güneyinde, Vallis Marineris olarak adlandırılan, 4.000 km uzunluğunda dev bir kanyon vardır. Kanyonun duvarları arasındaki genişlik 150 km kadardır; derinliği ise 2 ile 7 km arasındadır. Bu kanyon ve yanardağlar Dünya'daki benzer yüzey şekillerinden kat kat daha büyüktür. Vallis Marineris'in, gezegenin kayaç yapılı kabuk katmanının bir bölümünün çökmesi sonucunda ortaya çıktığı sanılmaktadır.
Su olmadan canlılar yaşayamaz. Mars'ın yakın çekim fotoğraflarında, kurumuş akarsu yataklarına benzeyen kıvrımlı kanallara rastlanır. Bugün gezegenin yüzeyinde su yoktur, ama geçmişte belki de iklim daha ılımandı ve akarsular bulunuyordu. Hatta, gezegeni oluşturan kayaçların içinde hâlâ donmuş su bulunuyor olabilir.
Mars'taki koşullara ilişkin en ayrıntılı bilgiler, 20 Temmuz ve 3 Eylül 1976 tarihlerinde gezegenin yüzeyine indirilen iki Viking uzay aracından elde edildi (bak. Uzay Araştirma-LARl). Viking'ler Mars'ta belirgin bir yaşam izine rastlamadılar. Toprakta mikroorganizmaların olup olmadığına yönelik araştırmalar da kesin bir sonuç vermedi. Ama bu, Mars'ta hiçbir canlı türünün bulunmadığını göstermez; daha pek çok araştırmanın yapılması gerekiyor.
Mars Gözlemleri Astronomlar, ürkütücü kırmızı renginden ötürü Mars'a Eski Roma mitolojisindeki savaş tanrısının adını verdiler. Gezegene yönelik ilk teleskoplu gözlemleri 1610'da İtalyan astronofni bilgini Galileo (bak. Galilei, Galileo) başlattı; gezegene ilişkin ilk çizimleri ise 1659'da Hollandalı bilim adamı Christiaan Huygens hazırladı. Huygens, Mars'ın kendi ekseni çevresinde döndüğünü gösterdi. Bir başka İtalyan astronomi bilgini Giovanni Domenico Cassini de yaklaşık 1666'da Mars'taki buzul takkelerini buldu. 18. yüzyılda Alman asıllı İngiliz astronomi bilgini Sir William Herschel, Mars'ta ince bir atmosfer ve değişken mevsimler olduğunu keşfetti.
1877'den sonra gene bir İtalyan astronomi uzmanı Giovanni Schiaparelli, Mars'ın görünür yüzünde çizgi benzeri izler bulunduğunu gözlemledi. Bunlardan 100 kadarını belirleyen Schiaparelli, bu izleri İtalyanca'da "oluk" anlamına gelen canali sözcüğüyle adlandırdı. Daha sonra bu sözcük öbür Avrupa dillerine "kanal" olarak aktarıldı. Bu "kanallar"ın, tarımsal sulama amacıyla Marslılar tarafından açılmış olduğu inancı hızla yayıldı; bu inancın başını çekenlerden biri de ABD'li astronomi bilgini Percival Lowell oldu. Ne var ki, bu ilginç ama hayal ürünü iddianın, 1969'da Mariner 6 ve Mariner 7 uzay araçlarının çektiği yakın plan fotoğrafların Dünya'ya ulaşmasıyla doğru olmadığı ortaya çıktı; fotoğraflardan, olukların gerçek birer kanal değil, optik bir hata, yani görsel bir yanılgı olduğu anlaşıldı. O günden sonra Mariner ve Viking uzay araçları sayesinde bu gezegene ilişkin bilgiler giderek çoğaldı.
|