Baneminin Bit Pazarı...

Merhaba Forumsevergiller. Banemin hayırlı işler diler. (Bir zamanlar Demirbank adıyla varolmuş ve radyoda program aralarında sürekli "Demirbank hayırlı işler diler" spotuyla çevreyi rahatsız eden slogandan...

Başlatan: Banemin - Güncelleme: 24 Aralık 2022, 13:48:25 - Gösterim: 2,160

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Baneminin Bit Pazarı...


Öhöm öhöm, konu bugün benim hobime değinmiş. Ben daha çok bakan tarafındayım.
Okulda yaklaşık üç ayda randevulu 12 seans yaptım.:)
Hatta Perşembe bir arkadaşım evine davet etti, kızına da bakmam için.:)
 Tümüyle sezgisel diyeyim.
Bir ara Melek Kartları almıştım, paranormal bir sitede üyeyken.
Anneme bakıp karttakiler de çıkınca bir arkadaşıma hediye edip uzaklaştım.

Yine okutan bir yazı. Anlatımınız keyifli. Şükranlar sunarım. :rose:
Değeri Değere Değen Kavrar...

Randevulu hobi?  

Balta ile taşı denk getirmişim bu paylaşımda ama "Fala inanma falsız da kalma" düsturu ile yırtarım belki, belki. :D

Teşekkürler yorumun için Asrevya. :rose:

Baltayı taşa kaldırıp kaldırıp vurmuşsun abi 😂  Emeğine sağlık yine güzel bir yazı, fala ne kadar inanmayan biri olsamda illaki baktırmışlığım var. Birde şu çalının dibinden çıkan falcılar bir ara ne musallat olurdu.  :faint: O zamanlar eşimle konuşuyorduk, izmir kordona ne zaman insek biri dibimizde kesin bitiyordu. 
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Kerem ben devi tekrar uyutmaya çalışıyorum sen ise yangına körükle gidiyorsun. :D

Bak forumu temiz tut, çalı falan olmasın sağda solda. Sanki biri heran fırlayıp gelecekmiş gibi hissetmeye başladım.  :hih:

Alıntı yapılan: Banemin - 27 Aralık 2022, 14:59:05Kerem ben devi tekrar uyutmaya çalışıyorum sen ise yangına körükle gidiyorsun. :D

Bak forumu temiz tut, çalı falan olmasın sağda solda. Sanki biri heran fırlayıp gelecekmiş gibi hissetmeye başladım.  :hih:
:D yapacak bişey yok abi, ağızdan çıktı bir kere.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Alıntı yapılan: Banemin - 27 Aralık 2022, 12:20:01Randevulu hobi? 

Balta ile taşı denk getirmişim bu paylaşımda ama "Fala inanma falsız da kalma" düsturu ile yırtarım belki, belki. :D

Teşekkürler yorumun için Asrevya. :rose:
Rica ederim.:)
Kahve falı olduğunu yazmamışım.:)
Biraz rüya analizi de yapılır.
Metafizik olsun da Tarot hariç sözüm olur.
E bir gün için kahvenizi de atın fincanın ve tabağın resmini. Yorumlayayım çalı dibinden çıkıp.:)
Değeri Değere Değen Kavrar...

Valla kahveyi bilmem ama bir yazımın altına benle ilgili bir yorum yapmıştın, o yorum/falda söylediklerin yetti bana. Önüne bir de kahve falını koyarsam bütün seceremi dökersin gibi geliyor bana @Asrevya.

08 Ocak 2023, 10:05:54 #17 Son düzenlenme: 08 Ocak 2023, 10:10:14 Banemin
Nostalji yazasım geldi. Ya da eskiden başlayıp yeniye çemkiresim. Veya tam tersi...

Bir şeyim geldi işte. Yazayım da sonra karar veririm neyin geldiğine...

Bir giriş bulmam lazım şimdi. Dört duvar konu olmaz. Bir kapı gerekli, içeri girsem dayar-döşerim nasıl olsa ...

Gün boyu organize sanayi sitelerinde gezdim. Hele biri vardı ki, bir zamanlar (Hangi zaman olduğunu söylemem) topraktan fışkıran kaynaklar, çok güzel korular olan bir yerde kurulmuştu. Piknik için bütün köy toplanır oraya gider, o korularda, o kaynaklardan buz gibi sular içerek serinler neşe içinde geçen bir günün tatlı yorgunluğuyla dönerdik evlerimize.

Bugün de yorgun döndüm ama tatlı kısmı uymadı işte... Uydurasım var, yaşanacak yerleri katledenlere...

Yaşam denen yolculukta adını "Hayal kırıklığı" koyduğumuz bir çok parça bırakırız yol kenarlarına. Bunu da bugün bıraktım kenara işte. Her kuşağın hayatından koparılıp alınan parçalar olmuştur ve olacaktır. Hani bazen geyiğe sarıp eski tatlardan, üzerinde bir parmak kaymak olan yoğurtların, sarıkızdan taze sağılmış ve içine su koymayı o zamanlar uyanıklık saymayan saflardan aldığımız sütün tadından vs. vs. vs. dem vururuz.

Bu kaybolanlar değildir aslında hayal kırıklıklarımız.

O içine doğduğumuz dünya, o dünyaya bizden önce doğmuşlar sayesinde güzeldi. Bütün gün birbirini yesede en küçük bir sıkıntıda birbirlerinin yardımına koşan anneler, akşam işten dönerken ellerinde kese kağıtlarıyla mahalleye giren babalar, sokakta zırlamaya başladın mı nedenini soran abiler, seni teselli etmeye çalışan ablalar, yağlı ekmeğini paylaşan arkadaşlar... Saymamayım bitmez...

Yokluğu, varlığı, acıyı, sevinci kısaca hayatı paylaşan insanlar... Kırılan hayaller, aslında bunlar olmalı.

Kıranlara giydiresim var...

Nostalji yapılınca genelde giydirilenler zamaneler oluyor.

Kuralın dışına çıkacağım biraz. Çıktım...

Nasıl örnek olduk çocuklarımıza? Önlerine nasıl manzara koyduk?

Paran kadar konuşup, hükmedebileceğini, paranın sayesinde karşındakine (rakım olarak ölçemem ama) cüzdanının şişkinliği kadar yüksekten bakabileceğini, Okul taksidini yatırırken kimlerden daha farklı olduğunu, özel arabamızda kırmızı ışıkta durunca camdan içeri mendil satmak için uzanan çocuklara "hastir" çekerken aslonanın ne olduğuna karar vermediler mi?

Sürekli Avrupayı, Amerikayı yani batıyı örnek verirken, bu ülkenin yaşanılmayacak yer olduğunu dilimize dolarken onların yüzlerini batıya çevirip kıçlarının doğuda kalmasına biz neden olmadık mı?

Şimdi ise kulaklarına takılmış küpelere, envayi çesit kesilmiş saç modellerine, giyimlerine, tavırlarına ne bileyim işte gözlerinin üzerinde ki kaşlarına bile bakıp bakıp dövünenleri anlayamıyorum...

Ulan! Adresi gösteren bizdik işte. Onlarda o adreste bu kadar bir yer bulabildiler kendilerine. Kafalarını ve içindekileri aldı batı ve rahatça kazıklayabilmek için kıçlarını doğuda bıraktı.

Zamanenin ne günahı var?

Önlerine konulan yemek ve gördükleri manzara bu. Bize "Adam bu" diye sunulanlara saygı duyduk. Cezaevlerine kapatılanlara kafa yormadık. Gördüğümüz haksızlıklara "tek başıma ne yapabilirim ki" deyip kafamızı çevirdik. Surat asan astımıza fırçayı kayarken, suratı asık üstümüze "canınızı sıkan birşey mi var efendim. Yapabileceğim birşey var mı?" yalakalığını yaparken neyin örneği olduk?

Yine de zamanelerde kabahat. Geleceğinize sahip çıkın ya!

Biz, eve kese kağıdıyla dönen babaların onurunu, evde saçını süpürge edip çırpınan ve ömürlerini harcayan annelerin fedekarlığını, mahallede peşimizde dolaşan abilerin ablaların sevgisini, ekmeğini paylaşan arkadaşların dostluğunu yitirdik...

Sizler kaybetmeyin...



Biz ise, yine de pisliğe bulanmış Dünyanın sorumluluğundan kaçmak için...



Vuralım zamanelere...



(sahi benim neyim gelmişti ya!)


**Banemin**

Anılara vefa, objektif bir değerlendirme, yitip giden güzelliklerin hüznü.
O kadar manidar ve berrak bir sunuş ki hisse sunarken düşünmeye de sevk ediyor.
Umarım nice güzellikleri o yalın halleriyle yitmeden, kirlenmeden yaşatabilen vicdanlar çoğalsın.
Kaleminize, bilincinize, vicdanınıza şükranlar. :rose:
Değeri Değere Değen Kavrar...

11 Ocak 2023, 10:57:37 #19 Son düzenlenme: 11 Ocak 2023, 11:05:25 Banemin
@Kerem ve @Asrevya "Yürümeliyim" adlı "ŞEY" 'i paylaştığım konuda mevzu kitaba gelmişti bir şekilde ve orada cevap vermeye çalışmıştım ama sanki geçiştirmişim gibi hissettim. :/ Bu nedenle, alttaki yazıyı bana sorulan bir soruya cevap olarak yazmıştım yıllar yıllar önce ve onu bu başlık altında da paylaşmak istedim.

*****

Hep "dibinenot" yapardım ama bu sefer tersliğim üzerimde...



ÜstüneNot;

Ben yarına kalmak adına yazmıyorum. Bu Dünyada aşk, sevgi, saygı, kardeşlik vb. güzel sıfatları olan ne varsa bunu hemen şimdi görebilmek için yazıyorum...

"Burada değilse nerede, şuan da değilse ne zaman"...

Sonraya bırakılmış işlerden nefret eden biriyim. Çokça bıraktığım için kendimden de nefret ederim...

**************************************************



Ilk basladigimda daha kücüktüm. Magara duvarlarinin üst taraflarini kullanamasamda, altlara ufak tefek seyler yazardim. Tabi o zamanlar nerede böyle latin alfabesi... Ecik bücük seylerle meram anlatmanin zorluklarini cok yasadim ilk zamanlar.
Resmim yazim kadar iyi olmadigi icin bazen cizdigim bogalari, inek olarak algilayan ve bunda kendine yönlendirilmis bir ima algilayan bizim kabile reisinden cok dayak yemisligim oldu.

Ama benim yükselis devrim Orhun Kitabelerinde baslar. Sokakta oyundan dönünce anneme sordugum soru dönüm noktasi oldu.
Mahalledeki diger veletlerden duymustum ve inanamamistim. Eve girer girmez anneme "Alper tunga öldümü" diye sordum ve geriside geldi zaten. Hala ilk yazili eser olarak anilmasini ben istemedim ama sagolsunlar öyle ilan ettiler.

Gerci taslara oyma yapma isi zor oluyordu ama tam alistim derken, bu seferde Papirüsleri cikardilar. Üzerine "tüy"den yazilar yazmak pek isime gelmedi ilk zamanlar.
Borumu, arkamdan Banemin tüyden, kildan islerle ugrasiyor dedirtmemek icin direndim Papirüslere. Ne yapacaksin iste zaman insana uymuyor hic bir tarihte ve ben mecburen zamana uydum.

O siralarda Mezapotamyada didisen iki devlet, akillari baslarina gelince didismekten vazgecmisti. Gelin bunu yazili yapalim diyince hiyarin biri, bana Misir yolu gözüktü. Kades baris anlasmasini tüye (Kalem hala yoktu) alan kiside bendim.

Zaman cabuk geciyordu ama ben hep yaziyordum. Yakin tarihlerde birde mors alfabesi cikarttilar basima. Ögrenmesem hem bana, hemde tarihe ayip olur düsüncesiyle daldim bu mors isine. Uzunca bir süre telgrafBanemin olarak anildim.

Adliye önlerinde arzu halcilikten tutunda, bakkal defterlerini islemeye kadar her konuda yazdim. Eserlerim hala baki.

Ama en cokta su cep telefonlarinin yayginlasmasindan sonra kil olmaya basladim yazmaya. Sms yazmaktan inanin bas parmagim öyle gelistiki, yaninda orta parmagim devede ki kulagi andiriyor.

Hele chat isleride yayilinca bizim yazma isi sadece kisaltmalardan ibaret olmaya basladi. Bu konu hakkinda fazla yazmaya gerek yok. Cogunuz zaten bu yazisma cocuklarisiniz.

Gelelim bana ve min´e. Yani Banemin'e.

O burada yazmaya basladi. Üyelik tarihine bakarsaniz tarihi hakkinda kesin bir hükme varirsiniz.

Baneminin, Bana kismina gelince.


Yazmayi seviyorum ama oturupta benden birseyler kalsin diye düsünmedim hic ve düsünmek gibi bir aptalligada tasallut etmem. Haddimi bilirim yani.

Sadece yaziyorum. Ne bir edebi kaygi, ne bir kendini anlatabilme derdi tasimadan yaziyorum.

Herhalde hosunuza gidiyor ki buraya kadar okudunuz.

Bu benim de hosuma gitti.


********************************************



Ahanda Dibinedenot; Bu yazının yazıldığı klavye Alamancının birine aitti. Düzeltmedim...

Benzer Konular (5)

383

Yanıtlar: 0
Gösterim: 5205

382

Yanıtlar: 13
Gösterim: 8191

6629

Yanıtlar: 0
Gösterim: 355

1234

Yanıtlar: 0
Gösterim: 821

Clicky