Zihin Teorisi Nedir?

Zihin teorisi nedir? Zihin kuramı ya da zihin teorisi en basit tanımı ile başkalarının duygu, bilgi, inanç, niyet ve zihinsel durumlarını farkında olup nasıl düşüneceklerini tahmin etme becerisidir. Diğer insanların kafalarında...

Başlatan: Kerem - Güncelleme: 22 Eylül 2024, 22:50:26 - Gösterim: 55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Zihin Teorisi Nedir?


Zihin teorisi nedir?
 
Zihin kuramı ya da zihin teorisi en basit tanımı ile başkalarının duygu, bilgi, inanç, niyet ve zihinsel durumlarını farkında olup nasıl düşüneceklerini tahmin etme becerisidir. Diğer insanların kafalarında neler olup bittiğini sürekli olarak tahmin ederken, onların düşüncelerinin ve hislerinin kendimizden farklı olma ihtimalini farkındayız. Bu beceri yaşamımızda çok önemli bir rol oynar. Sadece gözlenebilen (yüz ifadesi, vücut dili vb.) uyaranları dikkate alarak tahminde bulunmayız. Aynı zamanda karşımızdaki kişinin beklentilerini ve arzularını hesaba katarak onun tahminlerini de tahmin etmeye çalışırız. Anlatınca son derece komplike gibi görünen bu beceriyi yaşamımızın hemen her anında otomatik bir şekilde kullanıyoruz. Bu beceri sayesinde empati yapabiliyor, yalan söyleyebiliyor ve rol yapabiliyoruz. Bu beceriye sahip olmasaydık veyahut bu beceriyi geliştirmemizi sağlayacak bilişsel kapasiteye sahip olmasaydık başkaları ile doğru sosyal etkileşimlerde bulunamaz ve bugünkü sosyal yapıları kuramazdık.

Konu ile ilgili çalışmalar hayvanlarda bu yeteneğin varlığına dair kesin bir kanıt elde edemediğinden bunun insana özgü bir beceri olduğu söylenebilir. Buna zihin okuma veya zihinselleştirme becerisi de denilir. Normal gelişim sürecinde bu becerinin dört-beş yaşları civarında kazanılmış olması beklenir. Otistik spektrum bozukluğu gösteren çocuklarda ya da şizotipi bozukluk gibi durumlarda bu becerinin azaldığı gözlenir.

Bu becerinin gelişip gelişmediğini anlamak için yaygın olarak kullanılan ölçüm yöntemi yanlış inanç testidir.

Yanlış İnanç Testi Adımları:

Çocuk izlerken;

Odaya bir kukla girer ve elindeki oyuncağı x noktasına gizler ve odadan çıkar.
Odaya başka bir kukla odaya girer. X noktasındaki oyuncağı bulur ve y noktasına gizler.

Sonra çocuğa şu sorular sorulur:
 

1-İlk kukla oyuncağı nereye bıraktı?
2-Oyuncak şimdi nerede?
3-İlk kukla oyuncağın nerede olduğunu düşünüyor?

Dört yaşından küçük çocuklar ilk iki soruyu doğru cevaplandırır. Fakat henüz zihin kuramı gelişmemiş olduğundan son soruyu doğru cevaplayamazlar. İlk kuklanın oyuncağın nerede olduğunu düşünüyor sorusuna Y noktası diye cevap verirler. Çünkü kendi düşündükleri ve bildikleriyle ilk kuklanınkini ayırt edemezler. Çocuk, 4-5 yaşına gelene kadar herkesi kendisi gibi düşünüyor ve kendisinin bildiği her şeyi herkes biliyor sanır.

Çocuk büyüdükçe, başka insanların ne düşündüğü, ne hissettiği hakkında tahminde bulunmayı öğrenir. Üç yaş civarındayken kavrayamadıkları yalanlar, alaycı yaklaşımlar ve figüratif dil gibi sosyal etkileşimin karmaşık unsurlarını çözmeye başlarlar. 5-6 yaş civarı ikinci derece yanlış inanç testlerini geçebildikleri görülür, artık başkasının üçüncü bir kişi hakkında da ne düşündüğünü bilir hale gelirler. İnsanda zihin algısının bu şekilde giderek karmaşıklaşan ve artan bir yetenek olduğu düşünülmektedir. Altı yaş sonrasında ise mecaz ve ironiyi anlama, son aşama olarak da faux pas olarak geçen gaf, pot kırma kavramları anlaşılmaya başlanır.

Zihin teorisi denildiğinde herkes aynı şeyi anlar ancak bunun nasıl geliştiği bu becerinin nasıl oluştuğu ile ilgili birbirinden dört farklı psikolojik gelişim yaklaşımı tarafından öne sürülmüş dört temel teoriler vardır: Teori-Teori, Modülerlik Teorisi, Rasyonalite Teorisi ve Simülasyon Teorisi.

Teori Teorisi ya da Bilimci Çocuk Teorisi

Bu teorinin destekçileri, zihin teorisinin bilimsel dinamiklere benzer bir yapıda geliştiğini öne sürerler. Onlara göre çocuk, gözlemlerini genelleyerek hangi durumlarda hangi sonuçların alınmasının mümkün olduğunun hesabını yapmaktadır. Örneğin fiziksel aktivite yapan kişilerin susadıkları, canı yanan kişinin acıdan kurtulmak istediği, üzgün olanların yüzünü astığı vb. Yani gözlemlenen davranış ile bu davranışa neden olan unsur ilişkilendirilir. Tıpkı bilimin doğa yasalarını kavramasına benzer bir süreç işler. Yapılan gözlemler birbiri ile ilişkilendirilerek genellemelere varılır ve yeni bulgulara dayanarak yeni değerlendirmeler ve yeni bulgular elde edilir. Bu teoriyi savunan psikologlar, çocuklarla yaptıkları çalışmalarda çocukların sürekli gözlem yaptıklarını gözlemleri sonucunda bazı sonuçlara vardıklarını ve yeni bilgilerle çıkarımlarını revize ettiklerini gözlemlemişlerdir.

Örneğin, yanan bir mum görerek heyecanlanan bir çocuk, elini uzatıp mumun alevini tutmaya kalktığında eli yanarsa mumun alevi ile ilgili teorisini derhal gözden geçirir ve bir daha ki sefer muma dokunmaz. Çocuklar sadece bunun gibi fiziksel olaylarla ilgili değil, aynı zamanda duygular ve inançlar gibi gözlemlenemeyen zihinsel durumlar hakkında da teoriler üretir ve tıpkı bir bilim insanı gibi teorilerini yeni verilerle revize eder.

Çocuğun zihnindeki bu kademeli teori değişikliği 3 yaşındayken geçemediği yanlış inanç testini 5 yaşına geldiğinde geçebilmesini sağlar.

Modüler Teori

Modülerlik Teorisi, önceki yaklaşımın aksine, Zihin Teorisinin içimizde doğal olarak mevcut olduğunu öne sürer. Bu yetenek öğrenme yoluyla kazanılmaz, bunlara göre bu yeteneğe sahip olmamızın altında yatan esas neden zihnimizde doğuştan var olan şemalardır. Bu teorinin destekçileri, zihinselleştirmenin genetik yapımızın bir parçası olduğunu tıpkı ergenliğin tetiklenmesi gibi doğru zamanda ve uygun çevresel faktörlerin varlığıyla ortaya çıktığı görüşündedirler.

Önceki yaklaşım, Zihin Kuramı yeteneklerinin gelişiminin genel bazlı olduğunu iddia ederken, modüler teori destekçileri kişiye özgü olduğunu ve hatta bu yeteneklerin zeka geriliği nedeniyle bozulmayabileceğini iddia ederler. Öne sürdükleri bu iddia, otistik ve down sendromlu çocuklarla klinik olarak normal okul öncesi çocukların performanslarını karşılaştıran iki çalışmayla da doğrulanmıştır. Çalışmaya dahil olan tüm çocuklar dört yaş zekasına sahiptir. (Otistik ve down sendromlu çocukların kronolojik yaşı daha büyüktür.)

İlk çalışmada, üç gruba yanlış inanç testi uygulanır. Down sendromlu çocukların performansı, klinik olarak normal çocukların performanslarına benzer olduğu görülürken otistik çocuklar daha düşük performans gösterir.

İkinci çalışmada ise çocuklara kurgulanacak hikayenin tutarlı olup olmayacağını gözlemlemek amacıyla mekanik, davranışsal ve zihinsel hikaye oluşturabilecekleri resimler verilir. Çocuklardan resimleri hikayelerinin oluş sırasına göre dizmeleri ve hikayeyi anlatmaları istenir.

Otistik çocuklar mekanik ve davranışsal senaryoları başarı ile kurgularlar ancak zihinsel hikaye konusunda çoğu aynı başarıyı gösteremez. Fakat Down sendromlu çocuklar, zihinsel engelli olmalarına rağmen sahte inanç testinde iyi performans gösterirler. Bu nedenle otizm, zihinselleşmeye özgü bir bozulma gibi görünse de zihin teorisine tahsis edilen özel modül bozulmadan kaldığı sürece, genel zihinsel gelişiminden etkilenmesi gerekmediği anlaşılır.

Rasyonellik Teorisi

Bu teoriye göre başkalarının davranışlarını özel bakış açısına göre tahmin ederiz. Bu özel bakış açısı karşımızdaki kişinin rasyonel bir yaklaşıma sahip olduğu varsayımına dayanır. Ancak bu teori bazı durumları açıklamaz. Hepimizin gayet iyi bildiği gibi insan her zaman rasyonel davranmıyor bu nedenle karşımızdaki kişilerin ne düşündüğünü tahmin etmek için rasyonel yaklaşımdan fazlasına ihtiyacımız olduğu kesindir.
Simülasyon Teorisi

Buna bazen Empati Teorisi de denir. Bu teori kişinin, "ben onun yerinde olsaydım nasıl düşünürdüm" sorusunu yanıtlayarak başkalarının davranışlarını tahmin etme yeteneğini elde ettiğini öne sürer.

Doğuştan gelen bir yetenekten çok zamanla kendi davranışlarını ve başkalarının davranışlarını içselleştirmeyle geliştiğini öne süren teoridir. Bu teoriye göre beynimizde bu şekilde işlemesine imkan tanıyan nöral bir alt yapı bulunur.

Satranç oyuncuları çoğu zaman tahtayı diğer taraftan görselleştirerek, rakibin taşlarını kendi taşları olarak hayal ederler. Böylece kendilerini rakibin yerine koyarak rakibin planını anlamaya çalışırlar.

Zihin Kuramı, çok önemli bir araçtır ancak her zaman yukarıda örneklerde olduğu gibi iyi işlerde de kullanılmaz. Beyin yıkama, yani başka bir kişinin aklına yanlış inançlar ekme zihin kuramı sayesinde mümkün olmaktadır. Daha önce de söylediğimiz gibi her zaman altında her zaman altında kötü niyet olmasa da yalan söylemeyi mümkün kılan da zihin teorisidir.

Aslında tüm nezaket kurallarımız, çevremizdeki insanların düşündükleri ve hissettiği şeylerden sürekli olarak "geri bildirim" aldığımız ve analiz ettiğimiz zihinselleştirme becerimizin bir parçasıdır.

Başkalarının somut zihinsel durumlarını görmemizi sağlayan bu harika yetenek sayesinde birbirimizi daha iyi anlıyor ve daha derin etkileşimde bulunabiliyoruz.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Benzer Konular (5)

107

Başlatan sade


Yanıtlar: 0
Gösterim: 1517

28 Kasım 2020, 19:07:05
sade tarafından
497

Yanıtlar: 0
Gösterim: 4829

524

Yanıtlar: 0
Gösterim: 5402

Clicky