Kolaydan Zora / Basitten Karmaşığa Eğer gitar çalmayı öğrenmek istiyorsanız, müzik aletinin tüm kısımlarını tek seferde kullanabilme fikrini aklınızdan silin. Öğrenmeniz gerekenleri kısımlara ayırın. Öncelikle bir kaç kolay akordu öğrenin, tellere doğru şekilde nasıl dokunacağınızı ve bu akortları nasıl bir araya getirebileceğinizi öğrenin.
Zaman geçtikçe bu küçük adımlar bir bilgi birikimi oluşturacak ve hepsi bir araya gelerek tam anlamıyla gitar çalabilmenizi mümkün hale getirecektir.
Bu yöntem, mekanik öğrenmeye uygulandığı gibi, gerçeğe dayalı uygulamalı derslerde de kullanılan bir metoddur.
Aynı Anda Birden Fazla Görevi Yerine Getirmek İşe Yaramaz; Özellikle de Yeni Bilgileri Depolarken: Pek çok insan, çoklu görevin bir efsaneden ibaret olduğunu düşünür. Beyniniz aslında iki farklı göreve aynı anda ve aynı oranda dikkatini veremez. Fakat çok az insan bu iç görüyü öğrenmeye uyarlayabilmektedir.
Bir görevi iki farklı adıma bölmenin yanı sıra, tüm enerjinizi her bir aşamaya ayrı ayrı ve tam anlamıyla verin. Dikkatiniz dağıldığında ise tekrar toparlanıp işinizin başına dönmeniz aşağı yukarı 25 dakika alır. Küçük bir mola yeterli olacaktır.
Böylece zamanla, uzmanlık gerektirmeyen herhangi bir konu ya da yetenekle ilgili olarak kısmi bilgiye sahip olacaksınız.
Öğrendiklerinizi Yazıya Dökmek, Bilgiyi Kalıcı Hale Getirir Edindiğiniz bilgiyi birikime çevirmek isterseniz, araştırmalar öğrendiklerinizi el yazınız ile yazıya dökmeniz gerektiğini tavsiye ediyorlar.
2014'te yapılmış bir çalışma, kalem kağıtla not tutan öğrencilerin; telefon, tablet ya da bilgisayarda not tutan öğrencilere göre çok daha fazla şey öğrendiklerini tespit etti. Yürütülen çalışmada kalem kağıt kullanan grubun olayları hatırlamada daha becerikli olduğu, karmaşık fikirleri daha kolay çözüp algılayabildiği ve bilgiyi daha iyi sentezleyebildiği ortaya çıktı.
Araştırmacılar, kalem kağıda dokunularak yapılan fiziksel davranışın, tuşlara basmaktan çok daha güçlü bir bilişsel bağ oluşturduğunu ifade ediyorlar. Bu yolla bilgi hafızaya çok daha çabuk ulaşabiliyor.
Yazı yazmak sizi aklınızdaki bilgilerle yüzleşmeye zorlar; bu da edinilen bilginin belleğe yerleşmesini sağlar.
Herkes Hata Yapabilir Mükemmellik, abartılı bir durumdur. Öğrenmede bütün mesele; girişimde bulunmak, başarısız olmak ve nerede hata yaptığınız konusunda ders çıkarmaktır.
2014'te motor öğrenme konusunda yapılan bir çalışmada, beynin az ya da çok, yaptığımız hatalar için bir alan ayırdığı ortaya çıktı. Bu alana kaydedilen "hatalı" anılarımızı ise bir sonraki sefere daha iyi performans gösterebilmek için tekrar kullanıyoruz.
Eğer ebeveynler çocuklarına asla hata yapmamaları gerektiğini empoze ederlerse ya da hata yaptıklarında onları kendilerinden uzak tutup dışlarlarsa, çocuklar bilginin değerini asla öğrenemezler ve öz güven geliştiremezler.
İyimserlik Başarılı Olmaya Yardımcı Oluyor Çocukları olumsuz pekiştirmeyle strese sokmak, onların zihinsel yönden tıkanmalarına neden olur. Bu durum kendilerini sıkışmış ve çaresiz hissetmelerine, kendilerinden sürekli şüphe edip kaygı duymalarına neden olur. Her iki durum da öğrenme açısından çok tehlikelidir.
Harvard İşletme Fakültesi'nden Prof. Dr. Alison Wood Brooks yaptığı bir açıklamada "Kaygı, çözüm getiren gerçek düşünce yapılarını ve gerçek çözümleri keşfetmekten sizi alıkoyar." diyor.
On yıllardır yürütülen pozitif psikoloji araştırmaları, yapmayı denediğimiz herhangi bir şeye ön yargısız ve sakin kafayla yaklaştığımızda ve gelişime açık olduğumuzda daha başarılı olduğumuzu gösteriyor.
Anne babalar çocuklarına keşfederek öğrenmeyi öğretmeliler. Bir şeyler yolunda gitmediğinde bu onlara doğru karar alabilme ve yeni çözümler üretebilme yeteneği kazandırır.
İlginç Konular Çok Daha Öğretici Çocuklar doğaları gereği çok meraklıdırlar. Fakat onları sıkıcı ve zor gerçekleri düşünmeye zorlayan ezbere dayalı eğitim, çocukların bütün hevesini öldürür.
Eski hafıza şampiyonu ve yazar Joshua Foer, iki dakikadan daha kısa bir sürede, tüm iskambil destesini kendisine göre anlamlı olan başka görsellerle kodlayarak ezberledi. Çocuklar da aynı yöntemi kullanarak hafızalarını geliştirebilirler.
Hızlı Okuma, Öğrenme Süresini Kısaltır Mantık basit: Ne kadar hızlı okursanız o kadar hızlı öğrenirsiniz. Hızlı okumanın çok efor gerektirdiğini düşünüyor olabilirsiniz fakat Spreeder gibi programlar okumanın daha kolay olması için, sayfaları okumaya uygun bir hızda çeviriyorlar. Bu da hızlı okuma alışkanlığınızı daha kolay yönetebilmenizi sağlıyor.
Beyninizi, kelimeleri daha hızlı işlemeye yönelik eğiterek, her birini tek tek anlamaya çalışmaktansa-ki bu sizi yavaşlatır-kelime dizelerini bütün olarak okumaya alışabilirsiniz.
Pratik, Pratik, Pratik... Güçlü tekrar alışkanlığı beyinde büyük etkiye sahip. 2004'de Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmada jonglörlüğün beyindeki gri cevher üretimini arttırdığı ortaya çıktı. Denekler jonglörlüğü bıraktıklarında ise bu gri cevher yok oldu. Bu durum aslında jonglörlüğe özel bir şey değil; işin sırrı tekrarda.
Nörobilimciler bu sürece "budama" diyorlar. Yani bir eylemi tekrar tekrar yaparak o işte iyi oluncaya kadar beyinde yeni yolaklar oluşuyor. Başka bir deyişle, Kullan ya da Kaybet prensibi işe yarıyor.
Bilmediğini Öğrenmek İçin Bildiğini Kullan Eğer çocuklar bir şeyi anlamakta zorlanıyorlarsa, anne babalar öğrenilecek olan konuyla daha önceden öğrenilmiş başka bir şey arasında benzerlik kurarak açıklamaya çalışmalılar. Bu yönteme "çağrışımsal öğrenme" adı veriliyor.
Bir öğrenci futbolu sevebilir fakat diferansiyel hesap konusunda zorlanabilir. Eğer falsolu pas atma ve eğrinin eğimi arasındaki benzerliği görebilirse, soyut kavramı daha kolay anlayabilir.
Çocuklar zorluklarla nasıl mücadele etmeleri gerektiğini de öğrenmelidirler. Bu davranış onlara disiplini öğretir. Fakat çalışmalar, bir problem üzerinde çok fazla vakit harcamanın durumu daha da kötüleştirdiğini gösteriyor.
2008'de araştırmacılar, çözümsüz kalmış durumların insanları yavaş yavaş "mavi ekran" moduna soktuğunu, konuyla ilgili anının da beyinde "dilimin ucunda fenomeni" denilen türden bir anıyla yer değiştirdiğini tespit ettiler. Çözüm: Biliyorsan, biliyorsundur; sadece hatırlayamıyorsun. O zaman Google'la, kitaba.
Başkalarına Öğretmek, Öğrenmemize Yardımcı Olur Bilim insanları bu yönteme "çırak etkisi" ismini veriyorlar.
Öğrendiğiniz bir şeyi kendi kelimelerinizle ifade ettiğinizde sadece bir fikri ifade etmiş olmuyorsunuz, aynı zamanda kendi anladığınızı da gözden geçirmiş oluyorsunuz.
Bilgiyi küçük parçalara ayırarak birinin kavrayabileceği şekle sokabilmek, öğretmenlerin ders anlatma konusunda mutlaka edinmeleri gereken bir yöntemdir. 2007′ yılında yapılmış bir araştırmaya göre bu nedenle büyük kardeşler küçük kardeşlere göre daha zekidirler çünkü büyük kardeşlerin görevlerinden biri de edindikleri bilgileri ve tecrübeleri küçüklere aktarmaktır.
Kaynak: Science Alert
|