Arefe Günü Efendimizin a.s.m Dua Tavsiyesi.. Bayram Geceleri Mubarek midir? Bayram, Helâl Dairesinde Allah'ın c.c Rızasını Gözeterek Nasıl Geçirilir?
Ramazan, muazzam bir maneviyat iklimi... Bu iklimin bize kazandırdığı maneviyatın ve bayram ile birlikte yok olup gitmemesi gerekir.
Bayramda, Ramazan boyunca bağlı bulunan şeytanlar salıverilecekler ve yoğun bir şeytani saldırıya maruz kalacağız..
Ramazanda yenilediğimiz iç alemimiz, maneviyatımız yani imanımız, ciddi bir saldırıya maruz kalacaktır.
Bayram ile birlikte başlayacak bu saldırıdan nasıl korunmamız gerektiği hakkında bir fikriniz var mı?
Bayram ile gelen televizyonlarda eğlence adı verilen ve Ramazan iklimi ve Ramazan Bayramı ile uzaktan yakından alakası olmayan dansözlü, sazlı sözlü programlar, bu saldırının en önemli ayaklarından birini oluşturuyor şüphesiz..!
Oysa ki bir mü'min 30 gün boyunca orucu, ibadeti, tefekkürü, zikri, kısacası kullluğu ile Rabbine daha bir yakınlaşmış, daha bir tanıma arzusu ile yönelmiştir.
Ramazan Bayramı ise, tutulan orucun tamamlanabilmiş olmasının, her yönden bir şükür ile karışık sevincidir..! Mü'minin bayramıdır..! Rabbisine itaat ederek bu 30 günlük maratonu tamamlayabilmiş olmanın sevincidir..!
Ramazan Bayramı, hergün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder.
Bir mü'min Rabbi ile sevincini nasıl paylaşmalıdır?
30 günün sonunda şeytani saldırılara göğsünü açıp, "gelin Ramazan bitti, saldırın bana" mı demelidir? ya da "bayramdır ne yapsa kârdır" diyerek aklı başlndan Ramazan ile birlikte gitmiş gibi şirazeden çıkmalı mıdır?
Hazret-i Âişe (r.a.) şöyle anlatır:
"Bir grup Habeşli, bir bayram günü mızrak ve kalkanlarıyla gösteriler yaparken rakseder gibi oynuyorlardı. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam beni çağırdı. Başımı onun omuzuna dayadım. Bu vaziyette onların harp oyununa bakmaya başladık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar." Müslim, Salatiül-îydeyn, 20.
Bayram günleri, sevincin ifade edildiği günler olduğu için, helal dairesindeki oyun ve eğlencelere izin verilmiştir; ancak bayram günlerindeki sevincin gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmaması gerektir. Eğlence helal dairesinde olmalıdır.
Bayram, Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm'ın mübarek ifadeleri ile "yeme içme günleri"dir. Allah'ın bize verdiği İlahi bir ziyafettir. Bu ziyafete, Allah'a isyan ile değil, şükür ile mukabele etmeye ihtiyacımız vardır.
Bayram günleri, sadece maddi değil, aynı zamanda manevi bir ziyafettir. Affın, mağfiretin, Allah'ın rahmetinin, mükafatının yağdığı günlerdir.
Sa'd bin Evs el-Ensârî anlatıyor: Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur :
Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler:
"Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.
"Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:
"Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir."el-Tcrgîb ve't-Terhîb Trc. 2:332.
"Bunun içindir ki, bayramlarda gaflet istila edip gayr-i meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha (Allah'ı zikretmeye) ve şükre azim tergibat (büyük teşvikler) vardır. Ta ki, bayramlarda o sevinç ve sürür nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir,, gafleti kaçırır." Lem'alar, 230.
Bayram günlerinde, zikrimizi, fikrimiz, şükrümüzü arttırarak şeytanların şerlerine karşı mukavemetli bir set oluşturabiliriz.
Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm'ın "Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz." buyurduğu gibi, bayramımızı süsleyebiliriz.
Bayramdaki adetlerimizi, sünnete ittiba ederek ibadete çevirebiliriz :
Bayram günlerinde erken kalkmak, gusül abdesti almak, misvâk kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giyinmek, namazdan önce tatlı yemek, yüzük takmak, câmiye erken gitmek, giderken tekbir söylemek, müminlere selâm vermek, güler yüzlü olmak, mü'minlerle bayramlaşmak, fakirlere sadaka vermek, dargınları barıştırmak, akrabayı ziyâret etmek, din kardeşlerini ziyâret etmek, ziyârette hediye götürmek, kabirleri ziyâret etmek, misâfirlere ikram etmek, çok duâ ve tevbe etmek, sünnettir.
Sünnete ittiba etmeye çalışmak, basit sandığımız hareketlerimizi bile ibadet haline getirir :
Mesela; "Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm bayram günlerinde erken kalkardı, Onun hali ve hareketleri Allah'ın rızasına en uygun olanı idi" diyerek, bayram sabahı erken kalkmak, sevap hanemize ibadet olarak işlenir.
Küçük sandığımız bir hareket, güzel bir niyet ile büyük bir ibadet halini alabilir. Sünnete ittiba ile, işlerimizde şeytanı devreden çıkarmış olur, hem Efendimiz'in nurlu iklimine hem de Allah'ın rızasına yakın oluruz, inşaallah...
Bayramda, şeytanların tasallutundan korunmanın yollarından biri de bayram gecelerini ihyâdır :
Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki: "Kim her iki bayramın da gecesini, Allah'tan sevap umarak ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez."
Buhâri'de geçen bir hadisten öğrendiğimize göre arife günü şu duayı okuyan, şeytanın tasallutundan kurtulur, kendini muhafaza altına almış olur.
"Allahümme'c'al fi kalbi nûran ve fi basari nûran.
Allahümme'şrah li sadri ve yessir li emri..." (Allah'ım, kalbimi, gözümü, gönlümü nûrlu kıl. Allah'ım, kalbime genişlik, işlerime kolaylık ver.)
Peygamberimiz bayram günlerinde şu duayı çok okuyanın kalbinin ölmeyeceğini haber vermiştir :
"Yâ Hayyû, yâ Kayyûm, yâ bedia's-semavati ve'l-ardı, yâ ze'l-celâli ve'l-ikram."
(Ey Hayy ve Kayyûm olan Rabbimiz, ey semâvat ve arzın bedi'i, ey Celâl ve Kerem sahibi. Beni sen koru, sen istikamette daim eyle. Kötülük ve günahlardan muhafaza et, sırat-ı müstakimde dâim ve sabit eyle)
Bayram günlerinde, mü'minler -tanışsın tanışmasın- birbirleri ile bayramlaşırlar :
Asr-ı Saadette Sahabe birbirleri ile "Bârekâllâhü lenâ ve leküm" diyerek bayramlaşılardı, yani "Allah bizden de, sizden de kabul etsin" dedikleri rivayet edilir.
Bu tebrikleşme bizim dilimizde "Bayramınız mübarek olsun, bayramınızı kutlu olsun, hayırlı bayramlar" gibi sözlerle ifade edilir.
|