87. A'lâ Sûresi

Allah'ın Yüce anlamındaki adıyla başladığı için el-A'lâ denilen bu sûre 19 (ondokuz) âyet olup, Mekke'de inen ilk sûrelerdendir. Cenab-ı Allah bu sûrede kâinatın esrarını, oluşunu, işleyişini özlü bir anlatımla ifade...

Başlatan: Asrevya - Güncelleme: 21 Ocak 2023, 02:03:47 - Gösterim: 221

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

87. A'lâ Sûresi


Allah'ın Yüce anlamındaki adıyla başladığı için el-A'lâ denilen bu sûre 19 (ondokuz) âyet olup, Mekke'de inen ilk sûrelerdendir. Cenab-ı Allah bu sûrede kâinatın esrarını, oluşunu, işleyişini özlü bir anlatımla ifade etmiştir.

سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى ﴿١﴾
1.Sebbihisme rabbikel a'lâ.
Rabbinin "Âlâ" ismini tesbih et.
الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى ﴿٢﴾
2.Ellezî halaka fe sevvâ.
O ki yarattı sonra sevva etti (dizayn etti, düzenledi).
وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى ﴿٣﴾
3.Vellezî kaddera fe hedâ.
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti.
وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَى ﴿٤﴾
4.Vellezî ahracel mer'â.
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı.
فَجَعَلَهُ غُثَاء أَحْوَى ﴿٥﴾
5.Fe cealehu gusâen ahvâ.
Sonra da onu siyah atık haline getirdi.
سَنُقْرِؤُكَ فَلَا تَنسَى ﴿٦﴾
6.Se nukriuke fe lâ tensâ.
(Kur'ân'ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın.
إِلَّا مَا شَاء اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَى ﴿٧﴾
7.İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya'lemul cehra ve mâ yahfâ.
Ancak (bu) Allah'ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir.
وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَى ﴿٨﴾
8.Ve nuyessiruke lil yusrâ.
Ve kolay gelmesi için Biz (O'nu), sana kolaylaştıracağız.
فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى ﴿٩﴾
9.Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver).
سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَى ﴿١٠﴾
10.Se yezzekkeru men yahşâ.
Allah'a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir).
وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى ﴿١١﴾
11.Ve yetecennebuhâl eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).
الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى ﴿١٢﴾
12.Ellezî yaslân nâral kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى ﴿١٣﴾
13.Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.
قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى ﴿١٤﴾
14.Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى ﴿١٥﴾
15.Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi'ni zikretti ve de namaz kıldı.
بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا ﴿١٦﴾
16.Bel tu'sırûnel hayâted dunyâ.
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).
وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى ﴿١٧﴾
17.Vel âhıratu hayrun ve ebkâ.
Ve ahiret hayatı daha hayırlıdır ve bâkidir (devamlıdır).
إِنَّ هَذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَى ﴿١٨﴾
18.İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var.
صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى ﴿١٩﴾
19.Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.
(Hz.) İbrâhîm'in ve (Hz.) Musa'nın sahifelerinde (var).
Değeri Değere Değen Kavrar...

Benzer Konular (5)

5320

Yanıtlar: 0
Gösterim: 251

5367

Yanıtlar: 0
Gösterim: 256

5414

Yanıtlar: 0
Gösterim: 447

Clicky