Mağara Sanatı ve Sanat Eserleri

Bir grup gergedanın sanatsal bir tasviri, 30.000 ila 32.000 yıl önce Chauvet Mağarası  Tarihöncesi Sanat (İÖ -30000-2000) İlkel toplumlar için sanat, biraz da sihirdi. Sanatın tılsımlı güçlere sahip olduğuna, insanları ruhlarla...

Başlatan: Maui - Güncelleme: 28 Aralık 2022, 22:08:55 - Gösterim: 541

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mağara Sanatı ve Sanat Eserleri


mağara resmi


Bir grup gergedanın sanatsal bir tasviri, 30.000 ila 32.000 yıl önce Chauvet Mağarası
 
 Tarihöncesi Sanat (İÖ -30000-2000)
 
İlkel toplumlar için sanat, biraz da sihirdi. Sanatın tılsımlı güçlere sahip olduğuna, insanları ruhlarla ve ruhani dünyayla iletişime geçirdiğine dair yaygın bir inanış vardı. Tarih öncesi dönemden günümüze gelebilmiş az sayıda eser vardır. Bu eserler, haklarında tahminden öteye geçemeyeceğimiz, muhtemelen kendi zamanına özgü anlamları olan, binlerce yıl öncesine ait çeşitli toplumsal sistem ve dini inançları gözler önüne serer.
 
 Sanatın başlangıç evresi ilk yazılı belgelerden daha eskiye gider. Bu yüzden, bulunan en eski örneğin, ait olduğu dönemin tipik özelliklerini taşıyıp taşımadığı ve hatta sanat eseri olarak görülüp görülemeyeceği bilinememektedir. Açık bir şekilde sanat olarak sınıflandırılabilecek ilk eserler Eski Taş Devri'nde, İÖ 15000-10000 yılları arasındaki dönemde mağara duvarlarına ve kaya sığınaklarına çizilen hayvan ve el resimleri, av sahneleri ve çeşitli motiflerdir.
 
 Boğalar Salonu

mağara resmi

 
 Bilinen en eski figüratif resimlerden biri, bilinmeyen bir sığır tasviri, Lubang Jeriji Saléh mağarasında keşfedildi ve 40.000'den fazla (belki de 52.000 kadar eski) yaşındaydı.
 Mağaranın duvarları ve tavanı, bizon, at ve geyik gibi hayvanların büyük boyutlu, gerçekçi çizimleriyle bezelidir. Bu resimler; kırmızı ve sarı toprak boyası, çamur, kömür ve kireçtaşı gibi toz pigmentler taş paletlerde ezilip hayvan yağıyla karıştırılarak; parmak, kemik parçaları, ince dallar, yosun ve hayvan postundan mamul fırçalarla yapılmıştır.
 
 Resimlerin çoğunda, ölü hayvanların model olarak kullanılmış olması yüksek bir ihtimaldir. Hayvanların doğal görünümleriyle ve gerçeğe yakın çizimlerle, çoğunlukla mızrak ve oklarla vurulmuş olarak resmedilmeleri, resimlerin alelade bir biçimde üst üste, iç içe geçmiş bir şekilde bulunmaları ve mağaraların ulaşılması zor, en ücra köşelerinde de karşımıza çıkmaları gibi veriler, bu resimlerin, avın başarılı geçmesi için yapılan bir büyü ya da ayinin bir parçası olduğuna işaret ediyor.
 
 Taş Devri genellikle dört ana döneme ayrılır:
 
Alt ve Orta Paleolitik İÖ -750000-40000; Üst Paleolitik İÖ -40000-10000; Mezolitik (Orta Taş Devri) İÖ -10000-8000 ve Neolitik (Cilalı Taş Devri) İÖ -8000-2000. Paleolitik Çağ insanı avcı ve toplayıcıydı. Mezolitik ve Neolitik çağlar, insanların yerleşik düzene geçip tarıma başlamasıyla kendi kaderleri üzerinde daha fazla söz sahibi olmalarına sahne oldu. Bu dönemler arasında sanatsal tarz ve içerik açısından değişiklikler görülse de, sanatsal üretimin büyü ve kehanetle ilişkilendirilmesi noktasındaki temel inanış devam etti.
 
 Yaklaşık 10000-30000 yıl kadar önce Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz, Rusya ve Moğolistan'da yapılmış olan mağara resimleri tarih öncesi sanatın en iyi bilinen örneklerindendir. Bunların en dikkat çekicileri, güneybatı Fransa'da, Lascaux'da yaklaşık 300 resim ve 1500 kabartma ile bezenmiş iki büyük mağarada bulunmaktadır.
 
 Her ne kadar mağara ressamları, sanatlarını mağaraların karanlık ve ücra köşelerinde icra etmiş olsalar da, çizdikleri resimlerde gözle görülür bir canlılık vardır. Perspektif, biçim ve devinimi göstermekte üst düzey bir yetenek sergilemişlerdir. Sanatın, tarih öncesi dönemlerde çoğunlukla iyi şans getirmesini ve geleceği etkileyerek toplumsal ve bireysel refahı artırmasını amaçlayan ayinler için yapıldıkları düşünülmektedir.
 
 Doğurganlık ve bereket

tarih öncesi sanat

 İÖ. 25.000 dolaylarında tarihli Brassempouy Venüsü. Fransa
 
 Heykellerin de doğaüstü güçleri olabileceği inancı yerleşmişti. İlk oyma eserler, fildişi, taş, kil ve balçıktandı. 1Ö 25000 yıllarından kalan ve Avusturya'da bulunan 11 cm boyundaki kireçtaşından yapılmış yuvarlak hatlı kadın figürleri, Venüs heykelcikleri olarak anılmaktadır. Bu heykelciklerin ve Avrupa'nın diğer bölgelerinde bulunan benzerlerinin doğurganlık ve bereket simgeleri olarak yapıldığı öne sürülmektedir.
 
 Güç, batıl İnanç ve din
 
Tarih öncesi sanat üzerine yorumlarda hâlâ farklılıklar bulunmaktadır. Birçok mağara resminin önündeki toplu ayak izlerinin, doğanın gücüyle baş edebilmek ve kötü ruhlardan korunmak için yapılan dini ayinlere işaret ettiği konusunda büyük bir görüş birliği vardır. Paleolitik dönemden kalan az sayıda ve gerçekçilikten uzak insan çizimleri, sanatçıların bu resimler aracılığıyla ruhları hapsettiklerine inandıklarının bir göstergesi olabilir.
 
 Hayatta kalabilmek için ihtiyaç duydukları kısıtlı besin kaynakları üzerinde bir etkiye ihtiyaç duyan insanlar, etraflarında var olduklarına inandıkları doğaüstü güçlerle iyi ilişkiler kurmayı amaçlıyorlardı. Yarattıkları imgeler, kaderlerini kontrol altına aldıklarını hissetmelerini sağlayan araçlardı. Çok tanrılı bir dinleri mi vardı yoksa mutlak, tek bir güce mi tapıyorlardı? Bunu kesin olarak bilemeyiz ancak, doğaüstü güçlerin sanat yoluyla harekete geçirilebileceğine duyulan inanç binlerce yıl geçerliliğini korudu.
 
 Mezolitik Çağ'da resimler, karanlık mağaralardan kayaların açık yüzeylerine taşındı. Üslup belirginleşmeye başladı. İnsan tasvirleri arttı ve soyutlama başladı. Erkekler çoğunlukla savaşçı olarak resmedildi. Bu çağın insanı kendini doğaya ve hayvanlara boyun eğen kurban yerine onları boyunduruk altına alan taraf olarak görmeye, resimlerde sadece av hayvanlarına odaklanmayı bırakıp kendini aktif eyleme geçmiş olarak tasvir etmeye başladı.
 
 İşlev ve biçim

Stonehenge

 
 Neolitik dönemde hayat daha istikrarlı ve durağan bir hale geldi. Hayvancılık ve tarım başladı. Avcılığın yerini çiftçilik aldı. Astronomik hizalamaları ve yerleşimiyle Güney İngiltere'deki meşhur Stonehenge ve İrlanda'daki Beltany gibi büyük anıt taşlar bu dönemde ortaya çıktı.
 
 Bu anıtları meydana getiren devasa taş kütlelerinin nasıl taşınıp yerleştirildikleri hâlâ anlaşılamamaktadır. Anıtların şifa merkezi, mezarlık, ay ve güneş tapınağı, devasa bir takvim olarak ya da atalara tapınmak için yapıldığına dair farklı teoriler vardır. Özellikle nesiller boyunca farklı amaçlar için kullanıldıklarından yapılış nedenleri hâlâ tam olarak açıklanamamaktadır.
 
 Arkeolojik kanıtlar, en azından Stonehenge'in, yapılışından sonraki ilk 500 yıl boyunca mezarlık olarak kullanıldığını göstermektedir. Güneş ve aya dair ilişkilendirmeler, insanlığın uzun bir süredir devam eden, doğaüstü güçlerle bağlantı kurma yolu olarak kabul edilmektedir.
 
Süregelen bir inanç
 Sanat eserlerinin ortaya çıkmasında rol oynayan en eski fikirler yüzyıllar boyunca aktarılageldi. Tarih boyunca ortaya çıkan değişik sanat akımlarında, yaratılan eserin batıl inançlarla ve bu hayatın içindeki ya da dışındaki kutsal varlıklarla ilişkili olarak sihirli güçlere sahip olduğu, insanların deneyimlerini durağan imgelere aktarıp onları yeniden üreterek ve sembolleştirerek çevrelerini ve hayatlarını etkileme yetisine sahip oldukları inanışı ortaya çıktı.
 
 Tarih öncesi sanat hakkındaki tumturaklı fikir ve görüşler, kanıtlarla belgelenmezse spekülasyondan öteye geçemez. Ancak sanatın karşımıza çıktığı yerler, eserlerin temsil ettiği şeyler ve bunların nasıl tasvir edildikleri göz önüne alındığında, sanatın tinsel amaçlar için kullanılmış olduğu ihtimali kuvvetlenmektedir.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

İlgi duyduğum bir alan. Emekli olunca Sanat Tarihi okumak gibi derin bir niyetim var.
İnsanlığın ilk sanat eserleri.

''Almitra'' filmini izlemenizi de öneririm.:)
Değeri Değere Değen Kavrar...

Arkeolojiye benimde ilgim var, aslında bilinmeyeni merak ediyorum sanırım. Uzay, arkeoloji gibi keşfedilmeyi bekleyen koca bir boşluk var hala keşfedilmeyi bekleyen. 

Arazide zaman geçirdiğim zamanlar hayalini kurardım, bir işaret ya da emare görsemde birşeyler bulsam diye. Bazen arazide bozulmuş mezarlar, mezar odaları, kazılmış alanlar görür kaçak define avcılarına söverdim ama bir yandan da o odaya ya da mezara ilk giren keşke ben olsaydım diye içimden de geçirirdim. 
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

İnsanlık tarihi gizemli bir yolculuk.
Yeter ki merak bitmesin.:)
Değeri Değere Değen Kavrar...

Benzer Konular (5)

Clicky