Kendini Değiştir, Dünyanı Değiştir
Bütün dünyayı değiştirmene gerek yok; sadece kendini değiştir ve tüm dünyayı değiştirmeye başlamış olacaksın, çünkü sen dünyanın bir parçasısın. Tek bir insan bile değişse, bu değişim binlerce insana ulaşacak.
Kendini Değiştir, Dünyanı Değiştir...
Aslında, sen kendi sesini uzun zaman önce unuttun. Sana hiçbir zaman kendi fikirlerini dile getirme özgürlüğü tanınmadı. Sana itaat etmen, büyüklerinin sana söylediği her şeye evet demen gerektiği öğretildi. Sana öğretmenlerin ve din liderlerin ne yapıyorsa onu yapman öğretildi. Kimse senden, kendi sesini arayıp bulmanı istemedi; kimse sana, "Senin kendi sesin var mı, yok mu?" diye sormadı.
"Şimdi lütfen beni yalnız bırakın!"
Dağlara ya da tenha ormanlara kaçan insanlar, aslında toplumdan kaçmadılar; onlar içlerindeki kalabalığı susturabilecekleri bir yer aramaya çalıştılar. Ve içinde yer edinen insanlar, ordan ayrılmaya pek de istekli değiller.
Ama eğer kendi başına bir birey olmak istiyorsan, eğer içindeki bu süregelen çatışmadan ve kargaşadan kurtulmak istiyorsan, o zaman onlarla vedalaşmalısın -senin saygıdeğer babana, annene ya da büyükbabana ait olsalar bile. Bu seslerin kime ait olduğunun bir önemi yok. Tek bir gerçek var: Bunlar senin sesin değil. Bunlar, kendi zamanlarında yaşamış insanların sesleri ve geleceğin nasıl olacağına dair hiçbir fikirleri yok. Çocuklarını kendi tecrübeleriyle doldurdular; onların tecrübeleri, bilinmeyen gelecekle eşleşmeyecek.
Onlar çocuklarının bilgili, aklıselim olmasına yardımcı olduklarını düşünüyorlar. Ve böylece yaşamlarının daha kolay ve daha rahat olacağını. Ama yanlış yapıyorlar. Dünyadaki tüm iyi niyetleriyle, çocuklarının doğallığını, bilincini, kendi ayaklarının üzerinde durma ve atalarının, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıkları yeni bir geleceğe tepki verme becerilerini yok ediyorlar.
Her çocuk yeni fırtınalarla karşılaşacak, yeni sorunlar yaşayacak ve tepki vermek için tamamen yeni bir bilince ihtiyacı olacak. Ancak o zaman tepkisi üretken olabilir; ancak o zaman başarılı bir yaşam sürebilir, sadece uzun süren bir çaresizlik değil, son nefese kadar giderek derinleşen bir dans. Ölüme de dans ederek, sevinçle adım atar.
Sessiz ol ve kendini bul...
Sen kendini bulmadıkça, kalabalığı defetmek çok zordur, çünkü o kalabalıktaki herkes, "Ben senin gerçek benliğinim," der. Ve senin kabul etmek ya da karşı çıkmak gibi bir şansın yoktur.
O yüzden kalabalıkla mücadele etme.
Bırak, onlar kendi aralarında didişsinler. sen bu sırada kendini bulmaya çalış. Ve kim olduğunu anladığın anda, onlara evi terketmelerini söyleyebilirsin. Aslında olay bu kadar basit..! Ama önce kendini bulmalısın.
Bu noktaya vardığında, üstat da orada. Evin sahibi orada ve kendilerini üstat olarak tanıtan tüm o insanlar dağılmaya başlayacak. Sadece geçmişin yüklerinden arınmış, geçmişi geçmişte bırakmış, orijinal, bir aslan gibi güçlü ve bir çocuk gibi masum olan kişi yıldızlara, hatta yıldızların da ötesine ulaşabilir; onun geleceği altındır.
Bugüne kadar insanlar hep altın geçmişten söz edip durdular. Şimdi altın geleceğin dilini öğrenmek zorundayız...
Bütün dünyayı değiştirmene gerek yok; sadece kendini değiştir ve tüm dünyayı değiştirmeye başlamış olacaksın, çünkü sen dünyanın bir parçasısın. Tek bir insan bile değişse, bu değişim binlerce insana ulaşacak.
Değişim, İnsanlık için büyük mücadele...