Bileşik Nedir: Tanım ve Örnekler Bileşik, iki veya daha fazla farklı elementin kimyasal olarak birleşmesiyle oluşan saf bir maddeye denir. Bu bileşikler, belirli fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olup, kimyasal bağlarla birbirlerine bağlanmış atomlardan oluşurlar.
Genel olarak, bileşikler moleküler ya da iyonsal türler olarak sınıflandırılırlar. Moleküler bileşikler, atomlar arasındaki kovalent bağlarla birbirlerine bağlanan atomlardan oluşurken, iyonsal bileşikler, pozitif ve negatif yüklü iyonların elektrostatik etkileşimleri sonucu oluşur.
Bileşiklerin özellikleri, bileşikte bulunan elementlerin sayısı, çeşidi ve kimyasal bağların türüne göre değişir. Örneğin, su (H2O) bir moleküler bileşiktir ve sıcaklığı 100°C'ye kadar ısıtıldığında kaynar. Diğer yandan, sodyum klorür (NaCl) bir iyonsal bileşiktir ve suda kolayca çözünür.
Bileşiklerin özellikleri sadece kimyasal yapısından değil ayrıca molekülün geometrisinden de kaynaklanabilir. Buna örnek olarak karbon dioksit (CO2) düzgün simetrik yapısı sebebi ile polar olmayan bir moleküldür ve bu özelliği onun suda kolay çözünmemesine neden olur.
Bileşikler genellikle doğal veya sentetik olarak üretilebilirler. Doğal bileşikler, bitkiler, hayvanlar ve diğer organizmalarda bulunurken, sentetik bileşikler insanlar tarafından sentezlenebilir. Bazı popüler sentetik bileşikler arasında plastikler, ilaçlar ve gübreler yer alır.
Sonuç olarak, bileşikler, farklı elementlerin atomlarından oluşan saf maddelerdir ve belirli fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptirler. Moleküler veya iyonsal türlerde bulunabilirler ve doğal veya sentetik olarak üretilebilirler. Bileşikler, günlük yaşamda yaygın olarak kullanılan birçok maddeyi oluşturur ve kimya bilimi için çok önemlidir.
BİLEŞİMDEKİ ELEMENTLERE GÖRE SINIFLANDIRMA Organik bileşikler Organik bileşikler, karbon atomlarının yanı sıra hidrojen, oksijen, azot, kükürt ve fosfor gibi elementleri içeren moleküllerdir. Karbon atomları, çoğu zaman diğer atomlarla bir araya geldiklerinde uzun, karmaşık zincirler ve halkalar şeklinde düzenlenirler. Organik bileşiklerin en önemli özelliklerinden biri, canlı organizmalarda doğal olarak bulunmalarıdır.
Organik bileşikler, memeli hayvanların vücudunda bulunan proteinler, karbonhidratlar ve yağlar da dahil olmak üzere birçok biyolojik bileşiği oluştururlar. Ayrıca, bitkilerde bulunan klorofil ve çiçeklerdeki pigmentler de organik bileşiklerdir.
Organik bileşikler, petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların da ana bileşenleridir. Bu nedenle, organik kimya, fosil yakıt endüstrisi için son derece önemlidir. Daha özel olarak, organik kimya, yeni ilaçların sentezi, polimerlerin üretimi, gıda bilimi ve tarım kimyası gibi birçok alanda kullanılır.
Organik bileşiklerin bazı örnekleri şunlardır:
- Glukoz: Bitkilerin fotosentez yoluyla ürettiği bir şekerdir. - Etanol: Fermentasyon yoluyla alkollü içecekler ve yakıt üretmek için kullanılan bir alkol türüdür. - Metan: Doğal gazın ana bileşenidir ve fosil yakıtların oluşumu sırasında oluşur. - Adenin ve guanin: DNA ve RNA'nın yapıtaşlarıdır ve genetik kodlama için önemlidirler. - Aspirin: Ağrı kesici olarak kullanılan bir ilaçtır ve salisilik asit adlı organik bileşikten sentezlenmiştir.
Organik bileşikler, sağlık, enerji ve sanayi alanlarında önemli bir rol oynadıkları için, modern dünya için son derece önemlidirler. Organik kimya biliminin gelişmesiyle birlikte, organik bileşiklerin kullanımı giderek artmaktadır.
İnorganik bileşikler İnorganik bileşikler, karbon ve hidrojen gibi organik elementleri içermeyen bileşiklerdir. Kimyasal olarak, inorganik bileşikler genellikle iyonik bağlar veya polar kovalent bağlar tarafından bir arada tutulurlar.
İnorganik bileşikler, doğada geniş bir dağılıma sahiptirler ve birçok endüstriyel uygulamaya sahiptirler. Bazı yaygın inorganik bileşikler şunlardır:
- Su (H2O): En yaygın inorganik bileşiktir ve bütün canlı organizmalar için hayati önem taşır. - Tuz (NaCl): Deniz suyu ve yeryüzündeki tuz tabakalarının temel bileşenidir ve gıda maddelerinde koruyucu olarak kullanılır. - Kireçtaşı (CaCO3): Yapı malzemeleri, dekoratif malzemeler ve tarım için kullanılan bir mineraldir. - Amonyak (NH3): Birçok endüstriyel süreçte ve gübre üretiminde kullanılır. - Klor (Cl2): Beyazlatıcı, havuz ve içme suyu sterilizasyonu ve kimya endüstrisinde kullanılır.
Diğer birçok inorganik bileşik, ilaçlar, boya, cam, seramik, pil, manyetik materyaller, nükleer yakıtlar, çimento ve metalurji gibi birçok endüstriyel uygulamada kullanılır. İnorganik kimya, bu bileşiklerin yapısı, özellikleri ve sentezi ile ilgilenir.
İnorganik bileşikler, organik bileşikler kadar karmaşık ve çeşitlidir. Ancak, organik bileşikler gibi doğal olarak meydana gelmezler ve çoğu zaman insanlar tarafından sentezlenirler. Organik bileşikler, yaşayan organizmalar için önemli yapıtaşları oluştururken, inorganik bileşikler genellikle cansız doğa için önemlidirler.
Organometal bileşikleri Organometal bileşikleri, bir metal atomu ve bir organik molekül arasındaki kimyasal bağlarla oluşan bileşiklerdir. Genellikle bu organik moleküller, karbon atomları, hidrojen atomları ve bazen de azot, oksijen veya kükürt atomları içerirler.
Organometal bileşikleri, organik kimya ve metalürji alanlarında önemli bir rol oynamaktadırlar. Bu bileşiklerin özellikleri, metalin türü ve organizasyonu, organik bileşenin türü ve moleküler yapıya bağlıdır. Organometal bileşikleri, birçok endüstriyel uygulamaya sahip olup, ayrıca katalizörler, ilaçlar ve tarım kimyası gibi birçok alanda da kullanılırlar.
Örnek olarak, metil cıva (CH3Hg), bir organometal bileşiği ve toksik bir maddedir. Metil civa, endüstriyel süreçlerde kullanılan bir maddedir ve aynı zamanda fosil yakıt yakan termik santraller tarafından atmosfere salınabilir. Daha sonra su kaynaklarına karışabilen metil civa, balık ve diğer deniz ürünlerinde birikebilir ve insan sağlığı için risk oluşturabilir.
Başka bir örnek, ferrosen (Fe(C5H5)2), bir organometalik bileşiktir ve bir demir atomu ile iki siklopentadienil halkasından oluşur. Ferrosen, manyetik materyaller, elektrokimyasal hücreler ve katalizörler üzerinde çalışmaların yapıldığı çok yönlü bir bileşiktir.
Organometal bileşikleri ayrıca, organik bileşiklerin sentezi ve kimyasal reaksiyonlara katılımı konusunda da önemlidirler. Organik sentezde kullanılan birçok organometalik reaktif vardır, örneğin Grignard reaktifi (R-Mg-X) gibi.
Sonuç olarak, organometal bileşikleri, bir metal atomu ve bir organik molekül arasındaki kimyasal bağların oluştuğu bileşiklerdir. Yapılarındaki farklılık, birçok endüstriyel uygulamaya sahip olmalarına neden olmuştur ve organik kimya, metalürji ve malzeme bilimi gibi farklı alanlarda kullanılmaktadırlar. Organometal bileşikleri, organik sentez ve kimyasal reaksiyonlara katılımları nedeniyle organik kimyanın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bileşenlerinin oranlan tam sayı olmayan (stokiyometrik olmayan) bileşikler Çoğu bileşikte, atomların tam sayılı oranlarda birleşmiş olmasına karşılık, özellikle bazı metallerin oksit ve sülfürlerindeki gibi bu oranın tam sayı olmadığı bileşiklere de rastlanır. Örneğin, çinko sülfürdeki (ZnS) çinko atomlarının sayısı kükürt atomlarının sayısından yüzde 0,03 kadar fazladır. Gene, seryum sülfür bileşiğinde seryum atomlarının kükürt atomlarıyla 2,7'ye 4 oranında birleştiği bilinmektedir. Bu tür bileşikler, özgün elektriksel iletkenlikleri nedeniyle elektronik sanayisinde yarıiletken elektronik aygıtların yapımında kullanılır.
KİMYASAL BAĞIN TÜRÜNE GÖRE SINIFLANDIRMA İyon bileşikleri İyon bileşikleri, iki veya daha fazla element arasındaki elektron transferi sonucu oluşan bileşiklerdir. İyon bileşikleri genellikle metal ve ametal elementlerinden oluşurlar ve iyonik bağlar ile birbirlerine bağlanırlar.
Bir iyon bileşiği, pozitif yüklü bir metal iyonu ve negatif yüklü bir non-metal iyonunun bir araya gelmesiyle oluşur. Metal iyonları, genellikle son katmanlarında bir veya birkaç elektron kaybetmiş olan atomlardır ve pozitif yük taşırlar. Non-metal iyonları ise genellikle son katmanlarında bir veya birkaç elektron kazanan atomlardır ve negatif yük taşırlar. Bu iki tür iyon, elektrostatik çekim kuvvetleri tarafından bir arada tutulurlar.
Örnek olarak, sodyum klorür (NaCl) bir iyon bileşiğidir. Sodyum (Na) atomu son katmanında bir elektron kaybettiğinde, Na^+ adlı pozitif bir iyon oluşur. Benzer şekilde, klor (Cl) atomu son katmanında bir elektron kazandığında, Cl^- adlı negatif bir iyon oluşur. Bu iki iyon, elektrostatik çekim kuvvetleri tarafından bir arada tutulur ve sodyum klorür molekülü oluşturur.
Diğer iyon bileşikleri arasında, magnezyum oksit (MgO), potasyum nitrat (KNO3) ve bakır sülfat (CuSO4) gibi bileşikler vardır.
İyon bileşikleri, kristal yapıları ve yüksek erime noktaları nedeniyle sert ve kırılgan malzemelerdir. Ayrıca, iyon bileşikleri su tarafından kolayca çözünürler, bu da çözünürlükleri nedeniyle birçok endüstriyel uygulamaya sahip olmalarını sağlar.
Sonuç olarak, iyon bileşikleri, elektron transferi sonucu oluşan metal ve non-metal iyonların bir araya gelmesiyle oluşan bileşiklerdir. Kristal yapıları ve yüksek erime noktaları nedeniyle sert ve kırılgan malzemelerdir ve su tarafından kolayca çözünürler. İyon bileşikleri, günlük hayatta yaygın olarak kullanılan birçok maddeyi oluştururlar ve kimya bilimi için çok önemlidirler.
Ortaklaşım bağlı bileşikler Ortaklaşım bağlı bileşikler, iki veya daha fazla atomun birlikte elektron çifti paylaşarak bir arada tutuldukları moleküllerdir. Bu tür bileşikler, non-metal elementleri içerirler ve genellikle kovalent bağlar ile birbirlerine bağlanırlar.
Ortaklaşım bağlı bileşiklerde, her bir atom ortaklaşım bağındaki elektronları paylaşır. Elektronları paylaşan bu atomlar, birbirlerine yakın dururlar ve elektrostatik çekim kuvvetleri tarafından bir arada tutulurlar.
Örnek olarak, hidrojen (H2) bir ortaklaşım bağlı bileşiktir. İki hidrojen atomu bir araya gelerek ortaklaşım bağı oluştururlar ve H2 molekülünü oluştururlar.
Diğer örnekler arasında, oksijen (O2), azot (N2), su (H2O) ve metan (CH4) gibi bileşikler yer alır.
Ortaklaşım bağlı bileşikler, yüksek kaynama noktalarına sahip olmayan, genellikle gaz veya sıvı halde bulunan, düşük erime noktalarına sahip olan bileşiklerdir. Ayrıca, ortaklaşım bağlı bileşikler, çoğu zaman polar veya apolar yapıya sahiptirler ve bu yapı, birçok kimyasal reaksiyon için önemlidir.
Sonuç olarak, ortaklaşım bağlı bileşikler, elektron paylaşımı ile oluşan moleküllerdir. Bu tür bileşikler, non-metal elementleri içerirler ve genellikle kovalent bağlar ile birbirlerine bağlanırlar. Ortaklaşım bağlı bileşiklerin birçok endüstriyel uygulaması vardır ve biyolojik sistemlerden sanayi ürünlerine kadar geniş bir kullanım alanına sahiptirler.
KİMYASAL TEPKİNLİĞE GÖRE SINIFLANDIRMA Kimyasal bileşiklerin sınıflandırılmasında kullanılan önemli bir başka yöntem de kimyasal tepkinliğe göre sınıflandırmadır.
Asitler, bazlar ve tuzlar. Bazı belirteçlerin rengini değiştiren (mavi turnusol kâğıdını kırmızılaştıran) ve bazı metallerle tepkimeye girerek hidrojen açığa çıkaran bileşikler asit, bu bileşiklere karşıt bir kimyasal etki gösteren bileşikler ise baz adı altında sınıflandırılır. Asitlerin bazlarla tepkimeye girmesi sonucunda da tuz olarak bilinen bileşikler sınıfı oluşur.
Yükseltgen ve indirgenler. Bileşikleri yükseltgeme-indirgeme tepkimelerindeki davranışlarına göre sınıflandırma da sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bir element atomundan elektronlann uzaklaştınlmasıyla o element yükseltgenir, elektron katılmasıyla da indirgenir. Bu tür tepkimelerde bileşiklerin bileşenlerinden bazılarının değerlikleri değişir. Bu üç ana grubun dışında bileşikler bazen fiziksel hallerine göre gaz, sıvı ve katı; kaynağına göre doğal ve yapay olarak da sınıflandınlırlar.
Bileşiklerin Genel Özellikleri
- Bileşiklerin çoğu moleküler yapıdadır. Ama tuz gibileri atomik yapıdadır.
- Bileşikler belirli fomüllerle ifade edilirler.
- Bileşikleri asitler, bazlar, oksitler, tuzlar olarak sınıflandırılır.
- Bileşikler oluştukları element atomlarının özeliğini taşımazlar. Örneğin tuz ikisi de zehirli olan sodyum ve klorürden oluşur. Fakat soframıza lezzetli yemek tuzu olarak gelirler. Su yakıcı olan oksijen ve yanıcı olan hidrojenden meydana gelir. Ama kendisi söndürücüdür.
- Homojendirler.
- Belirli erime ve kaynama noktaları vardır.
Bileşikle Karışımın Farkı Bileşikler belirli sayıda element atomunun kimyasal bir bağ ile bağlanmasıyla oluşur. Ancak karışımın belirli bir formülü yoktur. Bileşikleri oluşturan elementler bir araya gelerek kendi özelliklerini kaybederler, fakat karışımları oluşturan maddeler kendi özelliklerini kaybetmezler.
Bazı Bileşiklerin İsim ve Formülleri
|