Bugün hala, İngiltere'de Harold Shipman'ın (Dr.ÖIüm) işlediği c¡nayetlerin yankıları devam etmekte. BBC Dr. ÖIüm 'ün kυrbanlarına atfedilmiş bir seri belgesel hazırladı. Yaşlıların kendi başlarına bırakılmış olmasının sonuçları tekrar tekrar gündeme gelmeye devam etmekte. Yaşlılarla daha fazla ilgilenilseydi Shipman gibi bir insan toplumda var olabilecek ve 20 yıl boyunca c¡nayetlerini saklayabilecek miydi? Sorusu hala zihinleri meşgul etmekte..
Harold Shipman
"ÖIüm makinası" bir vasiyet üzerinde yapılmaya çalışılmış bir değişiklik üzerine ortaya çıktı.1998 Haziran ayı sonlarında Hyde'ın eski belediye başkanı ve bir çok hayır kurumunda aktif bir gönüllü olarak çalışan Kathleen Grundy, kendisinin görevli olduğu zamanda bulunması gereken yere gelmedi, birlikte çalıştığı arkadaşları derhal ona bir şey olup olmadığını anlamak için evine gitmeye karar verdiler. Arkadaşları vardığında Kathleen evden çıkmak üzere giyinmiş şekilde kanepesinde öIü olarak yatıyordu.
Derhal, o çevrede iyi tanınan ve sevilen aile doktoru, Harold Shipman'i aradılar. Dr. Shipman o gün kan almak için yaşlı kadını ziyaret ettiğini ve dikkat çekici hiçbir şey fark etmediğini söyledi. Hemen öIüm sebebini "yaşlılık sebebiyle" olduğunu belirten bir öIüm raporunu hazırladı.
81 yaşında, hala çok sağlıklı ve oldukça yoğun bir sosyal hayata sahip olan kadının ani öIümü herkesi şok etti.
Kathleen Grundy- en son "Doktor ÖIüm" tarafından ziyaret edilmişti.
Shipman öIen kadının kızı Angela Woodruff'a kötü haberi verme işini derhal üstlendi. Konuşma esnasında, otopsi yaptırmaya gerek olmadığını çünkü öIümünden birkaç saat önce kendisini gördüğünü belirtti ve cenaze töreni ile ilgili organizasyonu yapma işini de üstlendi.
Angela Woodruff kısa bir süre sonra annesinin vasiyeti olduğunu bildiren bir avukat tarafından arandı. Bu arama onu çok şaşırttı çünkü kendisi zaten hukuk danışmanı olduğu için annesinin bütün kanuni işlerini kendisi yapıyordu.
En son vasiyeti olarak bildirilen belgeyi gördüğünde Angela Woorduff artık şüphelenmekten vazgeçip emin olmuştu, çünkü belge asla annesinin yapmayacağı bir şey olduğundan emin olduğu şekilde el yazısı değil, daktilo edilmiş bir yazıydı. Çok kısa ve detaysızdı ki, bu da detaylara çok önem veren annesinin tarzı değildi. Ve en son olarak annesi tüm varlığını (değeri yaklaşık 390.000 Sterlin) Harold Shipman'a bırakmıştı.
İkinci evini kime bıraktığından ise hiç bahsetmemişti. Son olarak vasiyetteki imza gerçek gibi görünmüyordu. Elinde annesinin imzaları olan diğer belgelerle karşılaştırdı, imzanın sahte olduğuna ve mahkemeye başvurmaya karar verdi.
Polis araştırma yapmaya başladı ancak sahtekarlık soruşturması kısa zamanda İngiltere de daha önce hiç yaşanmamış büyüklükte bir c¡nayet skandalına dönüştü.
Bağımlılık çok iyi gizlenmiş
Shipman genç yaşlarında iken zeki ve mesafeli olarak bilinirmiş. Çok iyi notlar aldığı kaliteli bir okula gitmiş. İyi ve rahat bir insan olarak tanınmakla birlikte hiç arkadaşı olmamış.
Hırsları olan bir anne tarafından büyütülmüş. Anne, ona çevresindeki diğer gençlerden daha üstün olduğu duygusunu aşılayarak "uygunsuz" arkadaşlıklar edinmemesi için çabalamış.
Ne yazık ki, Harold 17 yaşında iken annesi vefat etmiş. Akciğer kanseri olması nedeniyle ve hastalık ilerledikçe doktoru annesine sürekli artan dozlarda morfin vermiş. Okuldan eve gelen genç onu, oturma odasındaki kanepede hep elinde bir şırınga ile görüyormuş.
Annesinin öIümünden sonra, Harold doktor olmaya karar vermiş. Leeds Üniversitesinde okurken Primrose Oxtoby ile tanışmış. Kısa sürede sevgili olmuşlar ve Primrose hamile kalmış. Genç çift sessizce evlenmiş ve ilk çocuklarından sonra üç çocukları daha olmuş.
Shipman 1970'de mezun olur olmaz Yorkshire Pontefract Genel Kliniğinde çalışmaya başlamış ve 1974 kendi muayenehanesini açmış. Todmorden daki Abraham Ormerod Sağlık Merkezindeki doktorlar onu "cennetten gönderilen bir hediye" olarak kabul etmişler çünkü hem genç, enerjik hemde yeni tıbbi buluşları takip eden bir doktormuş. Yeni işinde Shipman daha sosyal bir insan haline dönüşmüş ve toplumda saygı duyulan bir kişi haline gelmiş. Hastaları onun gösterdiği yakın ilgiden dolayı onu çok seviyorlarmış.
Yaşadığı çevrenin saygın bir üyesi olarak görülüyordu
Ancak, astları onu
tepeden bakan ve kaba biri olarak tanımışlar. Kibirli tavrı hemen farkediliyor-herşeyin kendi istediği şekilde yapılmasını istiyor ve onunla aynı fikirde olmayan biri olursa olay çıkarmaktan çekinmiyordu.
Manyaklık boyutunda kontrolcüydü, hiç kimseye hastalarından kan almaya veya iğne yapmaya izin vermiyordu. Zaman içinde Shipman'in davranışları giderek artar şekilde garipleşmeye başlamış. Zaman zaman bayılıyor ancak bunu epilepsi hastası olduğu şeklinde açıklıyordu. Bir gün resepsiyon memurlarından biri iIaç kayıtlarında bir düzensizlik fark etti.
Shipman doğum esnasındaki sancılar için verilen iIaç olan pethidine den çok miktarda yazmıştı. Araştırmalar sonucunda birçok hastanın bu ilacı hiç almadığı tespit edildi, almış olanlarda Shipman'ın yazdığı miktarda almamışlardı.
Ortaya çıkan karışıklık sonucunda, Shipman kendisine ikinci bir şans verilmesi için yalvarır ve bu şans kendisine verilir ancak görevinin sonlandırılacağı bilgiside verilir. Bu karar onun çılgına dönmesine neden olur. Diğer doktorlara bağırır ve sonunda muayene çantasını toplayıp orayı terk eder. Daha sonra, lüks bir rehabilitasyon merkezine gider. İIaçlarda yaptığı sahtecilikten dolayı küçük bir miktar para cezası öder ancak görevden men edilmez.
Harold Shipman Kalp krizinden öImek üzere olan hastalar sandalyelerinde sakince oturuyorlardı. 1977 de şimdilerde turistlerin Myra Hindley ve Ian Brady isimli seri katiIIerin yaşadığı yeri görmek için yoğunlukla ziyaret ettiği Hyde kasabasındaki Donneybrook Tıp Merkezinde işe başlar. Shipman daha önce iIaç bağımlısı olarak iş görüşmesine kabul edilir ancak artık kullanmadığı konusunda emin olunarak işe alınır.
Kısa sürede yaşlı hastalar arasında ilgili ve çok kibar oluşu nedeniyle popülarite kazanır. Çalışanlara karşı hala kaba olmasına rağmen önceki iş yerinde olduğundan daha iyi saklar bu durumu.
1993'te kurumdan hastalarını da alıp ayrılacağını belirttiğinde herkes şok olur. Kendi özel muayenehanesinde kulaktan kulağa yayılan reklam ile gün geçtikçe ünlenir.
Fakat, zaman içinde tedavi metotları şüphe uyandırmaya başlar. Cenaze işleri hizmeti veren kurumun sahibi Shipman'in öIen hasta sayısı karşısında şaşkındır. En şaşırtan şeyde öIenlerin-genellikle yaşlı kadınlar- evlerinde tamamen giyinmiş bir şekilde ve sandalyelerinde öImüş olmalarıdır. Bu durum öIüm nedenini belirten rapordaki hastalıkla-miyokard enfarktüsü veya kalp krizi- örtüşmeyen bir durumdur. Kalp krizinden öIen bir hasta sandalyesinde sakin bir şekilde oturuyor olabilir mi?
Cenaze levazımatçısı bu şüphesini Susan Both ismindeki hekim arkadaşı ile paylaşır. Bunun sonucunda hekim Susan Both kasabadaki diğer bir grup doktordan gizlice araştırmalarını ister. Bu araştırma sonucunda Shipman'in hastalarının, yaşlılık ve hastalıkları da göz önünde bulundurulmasına rağmen öIüm oranları diğer doktorlarınkinden üç katı daha fazla olduğu ve bu durumun yıllardır böyle devam ettiğini farkederler.
Durum savcılığa bildirilir. O da şaşırır çünkü Shipman'ın öIüm raporlarında tam muayene edildiği yazılmaktadır ancak, cesetler giysileriyle bulunmuştur.
Bu bulgular polise bildirilir ancak bu soruşturma tecrübesiz bir dedektife verilir. Mart 1998 de Shipman sυçsuz bulunur ve dava kapanır.
Şüpheler gün geçtikçe artar ve polis yeni bir soruşturma başlatır Aylar sonra Bayan Woodruff polise sahte vasiyet ve c¡nayet şüphesiyle başvurur. Ancak annesinin Shipman tarafından öIdürüldüğünün ispat edilmesi için gömülmüş olan cesedin çıkarılması gerekmektedir.
Aynı zamanda polis doktor'un evini ve işyerini gizlice araştırır. Evde vasiyetin değiştirilmesinde kullanılmış olan türden eski bir daktilo bulunur. Yapılan forensik testler sonucunda vasiyetlerin yazıldığı ile aynı makine olduğu ve Shipman'in vasiyetler üzerindeki parmak izleri bulunur.
Shipman'in evi polisleri şok edecek derecede kötü durumdadır. Etrafa yayılmış kirli kıyafetler ve çöplerle doludur. Tıbbi raporların yazılmış olduğu bir bilgisayara ve garajda kadın mücevherleri ile dolu bir kutuya el konur.
Bununla birlikte laboratuvar çalışanları Bayan Grundy'nin dokularında öIdürücü dozda diamorphine-tıbbi bir tür eroin- bulurlar. Bu ilacın öIümden üç saat önce verilmiş olması gerekir ve tam o süre de Shipman'in yaşlı kadınla birlikte olduğu saattir. Buradan yola çıkarak polis araştırmayı diğer hastalarını da kapsayacak şekilde genişletir.
Dr. ÖIüm olarak bilinen Harold ShipmanPolisler öncelikle Shipman'ın ziyaretinden kısa bir süre sonra öIenler ve yakılmamış (gömülmüş) olanlar üzerinde yoğunlaşırlar. Diğer on bir kadın daha gömüldüğü yerden çıkarılır ve incelenir. Diamorphine ilacının hepsinde bulunduğu tespit edilir.
Shipman'nin tutmuş olduğu tıbbi kayıtlar hastalarının öIüm sebebi ile örtüşüyor olmasına rağmen, bilgisayar uzmanlarının görüşü alınır. Uzmanların araştırmaları sonucu Shipman'in kayıtları değiştirdiği, bazen öIümden dakikalar sonra değişiklik yaptığı ve öIüm sebebini doğrulayacak şekilde yeniden düzenlediği ortaya çıkar.
Bayan Grundy'nin olayında, zengin sosyeteye ait kişileri ∈roin bağımlısı olarak göstermek istediği anlaşılır. Birçok olayda, Shipman'in öIüm raporunu hasta daha öImeden önce hazırlamış olduğu tespit edilir.
7 Eylül, 1998 de, doktor 15 c¡nayet ve bir sahtekarlıktan tutuklanır. Sorgulama sırasında doktor her şeyi inkâr eder. Onlara hastanede çalışanlara davrandığı şekilde davranır.
"Dr ÖIüm"ün cesedi, hapishanede gardiyanlar tarafından çarşafla asılmış olarak bulunduMahkemesi 1999 Ekim ayında başlar. Art arda ifadelerine başvurulan birçok kişi, gayet sağlıklı olan yakınlarının aniden, kendilerinin bile bilmediği, hastalıklar sebebiyle öIdüğünü ifade ederler. ÖIüm anında orda bulunmuş olan kimi şahitler ise o esnada Shipman'ın bir kenardaki porselene hayranlıkla bakmakla meşgul olduğunu anlatırlar. Asla ambulans çağırmamış veya kalp masajı yapmayı denememiş olduğunu belirtirler. Aynı şekilde, öIenlerin yakınlarına haber verirken son derece duyarsız davrandığı da dile getirilir.
Mahkeme Ekim 1999 da başladı.Jürinin karar vermesi yaklaşık olarak 34 saat sürer. 31 Ocak 2000 de mahkeme Shipman'a yapılan tüm sυçlamaları haklı buldu. Ve mümkün olan en kötü ceza verilir-Hayat boyu hapis.
Ancak, dosya bununla kapanmamıştır. Bir yıl sonra Shipman ile bağlantılı olan 22 öIüm daha araştırılmaya başlanır. Sonuç şok edici. Doktor 1975 ten itibaren büyük ihtimalle 215 hastasını öIdürmüştü. Daha sonra daha fazla öIümle bağlantıları ortaya çıkar. 250 kişiden fazlasını öIdürmüş olduğu belirlenir, bu sayı o'nun tarihteki en acımasız seri katiI olduğunun ispatıydı.
Anlatılanlara göre, ilk kυrbanı beyin felci geçirmiş olan 4 yaşında bir kız çocuğu idi. O'na da 1972 de annesi kısa bir süre doktorla yalnız bıraktığında diamorphine veya benzeri bir sakinleştirici enjekte ettiği anlaşılır.
Ne yazık ki, Shipman zaten en üst düzey ceza olan ömür boyu hapse mahkûm edildiği için, sonraki sυçlarından dolayı bir ceza almadı. Doktor, bu arada artık ona "Doktor ÖIüm" denmeye başlanmıştı, hiçbir zaman sυçlarını itiraf etmedi. Sorgulamalarda, sandalyesini ters çevirip, sorgulayanlara sırtını dönüp oturuyordu. Hiç konuşmuyor, burnunu oyarak veya esneyerek tamamen aşağılayıcı şekilde davranıyordu.
13 Ocak 2004 te, 58. yaş gününden bir gün önce, gardiyanlar Shipman'ı hapishanedeki hücresinde çarşafla asılmış olarak buldular. Cesedi eşine verildi ve eşi cesedin yakılmasına karar verdi.
Harold Shipman 2004 'te hapishanedeki hücresinde kendini öIdürdü.
Bu olaydan sonra tıbbi uygulamalarda değişiklikler yapıldı. Reçete yazımı çok daha dikkatle incelenmeye başlandı. Değişen diğer şeyler arasına öIüm raporu ve cesedin yakιIması süreci de dahil edildi.
2005'te Hyde kasabasında, Shipman'ın kυrbanlarına ithafen küçük bir park yapıldı.
Çevirmen: Ayşegül Butcher
Kaynak: Bibaktim.