Türk basınının en önemli isimlerinden araştırmacı yazar ve gazeteci Uğur Mumcu, tam 30 yıl önce bugün, 24 Ocak 1993 tarihinde hain bir saldırı nedeniyle hayatını kaybetti. Mumcu, Ankara Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda çok sevdiği ülkesinden, sevenlerinden, okurlarından koparıldı. Ancak bu alçak saldırı, yalnızca Uğur Mumcu'ya değil, Türkiye'nin bağımsız ve aydınlık geleceğine, Türkiye'deki milyonlarca insana karşı düzenlenmişti. Belki de, biraz da bu sebepten hiçbir zaman tam anlamıyla "aydınlatılamadı! Evet, Türkiye'nin en cesur, en dürüst gazetecilerinden birinin ülkenin başkentinde hain bir suikast ile katledilmesi elbette çok konuşuldu. Olayın açığa çıkarılması, faillerin, azmettiricilerin, planlayıcıların yakalanması için hummalı çalışmalar başlatıldı! Fakat spekülasyonlar, dedikodular, iddialar, ideolojik çatışmalar ve elbette "tuğlalar ve duvarlar" Mumcu suikastının üzerinde karanlık dumanlar gibi yükseldi...
Uğur Mumcu, tam 30 yıl önce bugün hain bir saldırı nedeniyle hayatını kaybetti
Uğur Mumcu, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye'yi sarsan bu saldırı, ülkedeki aydınlık yüzlere yönelik gerçekleştirilen saldırılardan yalnızca biriydi. Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok gibi özgür düşünce savunucuları hain saldırılara katlediliyordu. Üstelik bu cinayetlerin hemen hepsinin "faili meçhul kalmak" gibi ortak bir yanı da vardı...
Uğur Mumcu suikastının ardından "UMUT" (Uğur Mumcu Uzun Takip) isimli bir operasyon başlatıldı
Operasyon kapsamında pek çok insan yakalandı, gözaltına alındı. Bazıları kendilerine atfedilen suçlamaları reddetti. Bazıları itirafçı olmak, "pişmanlık yasasından" faydalanmak istediğini söyledi. Bazıları ifadelerinin "işkence altında" alındığını, suikast ile hiçbir ilgilerinin olmadığını iddia etti. UMUT Operasyonu kapsamında pek çok isim yargılandı, pek çok isim beraat etti. Bununla birlikte Uğur Mumcu'yu alçakça katleden tetikçilerin yakalandığı açıklandı! Ancak saldırının ardındaki karanlık güçler hiçbir zaman ortaya çıkmadı, çıkarılamadı...
Uğur Mumcu'ya suikast düzenledikleri iddiasıyla yakalanan iki zanlının, çelişkili ifadeleri ve birbirlerini tanımamaları, UMUT Operasyonu'nun "fiyaskoyla" sonuçlandığını ortaya çıkardı!
Ancak ilerleyen süreçte saldırıyı düzenleyen kişiler oldukları iddia edilen iki farklı kişi yakalandı. Daha sonra asıl fail veya faillerin yurt dışına kaçtığı veya kaçırıldığı belirlendi! Kısacası kamuoyu, Uğur Mumcu suikastı hakkında hiçbir zaman tatmin edici bir cevap bulamadı...
Uğur Mumcu suikastının aydınlatılmasının önünde "duvarlar yükseliyor, çekilmesi gereken tuğlalar" bir türlü çekilmiyordu
İddiaya göre dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, korkunç suikastın ardından Mumcu ailesine ziyarette bulunmuş, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu ile aralarında hayli ilginç ve suikastın neden aydınlatılamadığına dair oldukça önemli ipuçları barındıran bir konuşma geçmişti. Güldal Mumcu, Ağar'a "soruşturmanın önüne sanki bir duvar örüldüğünü" söylemiş, gerçeklerin açığa çıkması için "duvardan bir tuğla çekilmesi" gerektiğini dile getirmişti. Ağar'ın yanıtı ise, "bir tuğla çekersem, duvar yıkılır" olmuştu!
İlerleyen dönemde Mehmet Ağar, Güldal Mumcu ile aralarında böyle bir konuşma yaşandığını reddetti. Ancak bu konuşma hiç yaşanmadıysa bile, Uğur Mumcu suikastının önüne ve hatta üzerine örülen duvarlar bugün dahi yıkılabilmiş değil...
Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, cinayeti aydınlatmanın "devletin namus borcu" olduğunu söylemişti
Mumcu cinayeti ve cinayetin ardındaki güç odaklarının kim olduğu hakkında uzun yıllar boyunca pek çok iddia ortaya atıldı. Cinayetle ilişkili olduğu iddia edilen pek çok insan yakalandı, pek çok insan serbest bırakıldı. Hatta dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, cinayeti aydınlatmanın devletin namus borcu olduğunu dile getirdi. Ancak Uğur Mumcu'yu katleden güçler aradan geçen 30 yıla rağmen açığa çıkarılamadı. Uğur Mumcu suikastı 30 yıldır "aydınlatılamadı..."
Yunus Aygün
|