Doğduğumuz mevsimin ruh halimize ve kişiliğimize gerçekten de etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Tabii burçlardan falan bahsetmiyoruz ama bilimin bu konuda bazı açıklamaları var.
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... Hangi mevsimde doğduğunuz hüzünlü, melankolik, değişken ya da hareketli bir ruh halimiz oluşunu gerçekten etkiliyor olabilir gibi görünüyor.
Geçtiğimiz yıllarda yürütülen pek çok araştırma, doğulan mevsimin serotonin ve dopamin gibi bazı kimyasalların vücutlarımızdaki varlıkları üzerinde uzun süreli etkisi olduğunu gösteriyor. Bu da doğduğumuz mevsimin ruh halimizi ve karakterimizi etkilediğini ortaya koyuyor. Farklı araştırmalar, konuya pek çok hastalığın da dahil olduğunu gösteriyor.
Araştırmaların detayları;
Avrupa'nın önde gelen tıp fakültelerinden birine sahip; tıp ve sağlık bilimleri üzerine kurulmuş köklü bir üniversite olan Semmelweis University'den Asst.Prof. Xenia Gonda ve ekibi tarafından yürütülen bir araştırmada Gonda, 400'den fazla katılımcıya bazı sorulardan oluşan bir anket sundu.
Ankette yer alan sorular genel psikolojik ve ruhsal durumu anlamaya yönelik sorulardı. ''Ruh halim genellikle sebepsiz yere değişebilir'', ''Her şeyden çok şikayet ederim'' gibi sorulardan oluşan ankette katılımcılar tahmin edeceğiniz üzere 'onlara ne kadar uyduğuna' yönelik cevaplar verdiler.
Elde edilen cevaplar ve doğum tarihleri karşılaştırılarak incelendi. Belirli cevaplar ile duygudurum bozuklukları ve doğum tarihleri arasındaki ilişkiler derlendi ve sonuçlar bir araya getirildi.
Bu araştırmaya göre doğulan mevsim ve bazı duygudurum özellikleri şöyle açıklanıyor;
*Hüzünlü ve neşeli ruh halleri arasında hızlı, sık dalgalanmalarla karakterize edilen 'siklotimik mizaç' kışın doğanlara kıyasla yazın doğanlarda önemli ölçüde daha yüksek.
*Aşırı olumlu olma eğilimi olan hipertimik mizaç ilkbahar ve yaz aylarında doğanlarda çok daha yüksek.
*Kışın doğanlar, yılın diğer zamanlarında doğanlara göre asabi mizaca çok daha az eğilimli.
*Sonbaharda doğanlar, diğer aylarda doğanlara göre önemli ölçüde daha düşük depresif mizaç eğilimi gösteriyor.
Yıllardır yürütülen pek çok çalışma, doğum mevsimi ile kişiliğimiz ve hatta hastalıklarımız arasında bir bağlantı olduğunu doğruladı
1992 yılında yürütülen bir araştırma, dışa dönüklük, nevrotiklik, dürtüsellik, maceraperestlik, empati ve kontrol odağı gibi kişilik özellikleri ile doğum mevsimi arasında anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya koymuştu.
Bir başka araştırma ise 'yazın doğan kişilerin' hayatın her alanında kendilerini kışın doğan kişilere göre çok daha 'şanslı hissettiklerini' ortaya koydu. Aynı çalışmada yazın doğan kişilerin nevrotik kişilik özelliklerine kışın doğanlara kıyasla daha az sahip olduğu ve yine yazın doğan kişilerin dışa dönük, kışın doğan kişilerin içe dönük olduğunu da gösterdi.
Üstelik yine çok sayıda araştırma, doğum ayı ile hastalıkların gelişmesi arasında da bir bağlantı olduğunu ortaya koydu. Örneğin bir araştırmada kış aylarında doğanlarda epilepsi görülme oranı yılın diğer zamanlarına göre çok daha fazlayken MS hastalığı, ALS ve Parkinson hastalıklarının yaz doğumlularda daha fazla görüldüğü saptanmış.
Konu hakkında buraya ekleyemeyeceğim kadar fazla sayıda araştırma var ve her biri temelde aynı şeyi söylüyor; doğduğumuz mevsim kişiliğimize dair pek çok şeyi etkiliyor. Fakat böyle deyince aklınıza burçlar ve gezegenlerin etkisi falan gelmesin. Sebebin bunlarla hiç ilgisi yok.
Peki nasıl oluyor da doğduğumuz mevsim kişiliğimizi etkiliyor?
Yürütülen sayısız araştırma bu noktada anne karnında geçirilen döneme odaklanıyor. D vitaminine maruz kalma oranı, dönemsel olarak değişen beslenme alışkanlıkları, yine annenin maruz kaldığı enfeksiyonlar, hamileliğin son aylarında dış etkenlere (mevsime, hava durumuna vb.) bağlı olarak gelişen dopamin hassasiyeti gibi noktalara; anne karnı sürecinin dopamin, serotonin gibi kimyasalların salgılanması üzerindeki etkilerine işaret ediliyor.
Ayrıca hava kirliliği gibi çevresel faktörlerin de etkili olabileceği düşünülüyor. Ancak yürütülen çok sayıda araştırmaya rağmen her bir durum için spesifik olarak tek bir gerekçe gösterilemiyor.
Bu araştırmalar önemli çünkü hem kalp hastalıklarından Parkinson gibi rahatsızlıklara hem de depresyon, bipolar bozukluk, intihar eğilimi gibi psikolojik rahatsızlıklara pek çok kritik konu başlığı bu durumdan etkileniyor gibi görünüyor. Elde edilen daha fazla veri ile insan sağlığı ile ilgili kritik gelişmeler yaşanabileceği düşünülüyor...
Nagehan Çavuş
|