Hristiyan Felsefesi Özellikleri Nelerdir?

Orta Çağ felsefesi 15.yy'da Yunan okullarının kapatılması ve Hristiyanlığın ortaya çıkmasıyla Batı felsefesini adlandırmak için Hristiyanlık Felsefesi ortaya atılmıştır. Her düşünceye karşı bir düşünce olduğu gibi...

Başlatan: Maui - Güncelleme: 26 Ekim 2021, 21:59:35 - Gösterim: 926

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hristiyan Felsefesi Özellikleri Nelerdir?


Orta Çağ felsefesi 15.yy'da Yunan okullarının kapatılması ve Hristiyanlığın ortaya çıkmasıyla Batı felsefesini adlandırmak için Hristiyanlık Felsefesi ortaya atılmıştır. Her düşünceye karşı bir düşünce olduğu gibi Hristiyanlık felsefesine karşı çıkan fikirler de olmuştur. Hristiyanlık felsefesine karşı çıkanlara, felsefeyi savunmak adına Hristiyanlık dinini bilen din adamlarından bazı filozoflar ortaya çıkmıştır. Bu filozofların temel prensibi apoloji yani savunmadır. İlk çıkış zamanlarında savunma olarak ortaya çıksa da daha sonradan Hristiyanlık dinini açıklayan bir felsefeye dönüşmüştür.

Felsefenin din etkisinde olması bazı olumsuz sonuçlara sebep olmuştur. Bu fikir akımı ile baskıcı düşünce sistemi oluşmuş ve bilim geride kalmıştır. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirememiş ve bilim adına çalışma yapan merkezler tek tek kapatılmıştır. Hristiyanlık felsefesinin temel amacı yeni bilgi öğrenmek değil kutsal olan bilgileri anlamaya çalışmaktır.

Hristiyanlık Felsefesinin Temel Dönemleri
Hristiyanlık felsefesinin temel amacı apoloji yani savunma olsa da daha sonraları amacı Hristiyanlığı açıklamak olmuştur. Felsefe, yeni bilgi öğrenmeyi değil; olan kutsal bilgileri anlamayı öğütlemektedir. Çok uzun bir dönemi kapsayan Hristiyanlık felsefesinin temel dönemleri vardır.

Patristik Felsefe

M.S. 2.yy. ile M. S 8.yy arasında kalan Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan zamandır. Bu dönemde filozof olan kişiler aynı zamanda din adamlarıdır. Hatta önemli temsilcilerinden olan Tertullian, Augustinus ve Cellemens bu dönemde " Kilise Babaları" olarak adlandırılırlar. Bu dönemin temel düşüncesini oluşturan kişi Augustinus'tur. Augustinus'a göre felsefe, dini açıklama yoludur ve Tanrı olmadan insan bir hiçtir. Bütün her şeyini Tanrıya borçludur. Bu gücün karşısında insan, acizliğini kabul etmeli ve iman etmelidir. Bu dönemin başlangıcı, İsa Peygamberin zamanı; bitişi de 430 yılının St. Augustine' in ölümüne denk gelmektedir. Patristik felsefe bir zaman sonra tanrıbilimi olan Helenistik dönem ile birleşmiştir. Hristiyanlık felsefesinin ilk dönemini kapsayan Patristik felsefe, her bilginin ve tecrübenin insanı Tanrıya yönlendirdiğini ve herkesin Tanrının hizmetinde olduğunu savunur. İnsanları yaratan Tanrıdır; bu yüzden de insanlarda Tanrıyı anlamalı ve ona hizmet etmelidirler.

Skolastik Felsefe
Skolastik felsefe, okul felsefesi anlamına gelmektedir ve schola kelimesinden türemektedir. Orta Çağ zamanlarında Patristik dönemden sonra uzun zaman ortada olan Skolastik felsefe, tanrı kavramını sistemli bir şekilde ele alan ve okullarda öğretilmeye başlayan bir felsefi akımdır. Skolastik felsefeye göre özgür bir düşünme ortamı yoktur. Herkes kiliseye ve kilisenin kurallarına bağlıdır. Kafada oluşan sorular kiliseye sorulur, İncil veya kilisenin kendi kafasına göre verdiği cevaplarla yetinilir. Farklı cevaplar aranmaz. Bu felsefi akım insanları dar bir bakış açısı kazandırmıştır ve bilim gelişmemiştir.

Erken Dönem Skolastik Felsefe( 800-1200)
Patristik dönemim bitişi Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışı ile ortaya çıkan felsefi akımdır. Bu akımın ilk filozofu Johannes Scottus'tur. Bu döneme göre, Tanrı'nın gerçekte olup olmadığının belli olmadığı, varlığının sadece çevremizdeki simgeler ile anlaşılabileceği ve bu simgelerin Tanrı'nın kendisi olmadığı görüşü savunulur.

Yükseliş Döneminde Skolastik Felsefe (1200-1300)
Zaman geçtikçe artan tecrübe ve bilgi ile insanlar faklı dilleri öğrenmeye başlamışlardır. Bu sayede Arapça metinlerin çevrilmesi ile Arap felsefesi anlaşılmaya başlamıştır ve bu dönemde genelde Yunan ve İslam felsefesi yükselişe geçmiştir. Bu dönemin temel felsefesi " inanmak için bilme"dir. İnsanın bir şeye inanması için onu doğru olduğunu bilmesi gereklidir anlayışındadırlar.

Geç Dönem Skolastik Felsefe (1300-1500)
Bu dönem felsefede her şeyin bir cevabı olmadığı, her şeyin akla ve mantığa dayanmak zorunda olmadığına inanılmıştır. Kutsal soruları hayal ederek inanılması gerektiği nesnel bir cevap beklememesi gerektiği savunulmuştur.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Akıl-İnanç ilişkisi de sorgulanıyor.
Size test getirdim.:)


Soru 1
Din ve felsefe, tarihsel süreç içerisinde birbiriyle ilişki içinde olmuştur. Özellikle MS 2-15. yüzyılda İslamiyet ve Hristiyanlık, bazı felsefi görüşlerle karşı karşıya gelmiş olsa da başka bazı problemleri konusunda da felsefeden yararlanmıştır.
Bu parçada sözü edilen durumun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dini düşüncelerin temellendirilmesinde felsefeye ihtiyaç duyulması
B) Din adamlarının aynı zamanda felsefeyle ilgilenmesi
C) Din ve felsefenin varlığa yaklaşımının aynı olması
D) Ortaçağ'da özellikle Avrupa'da tutuculuğun artması
E) Bazı filozofların dini baskıdan kurtulma çabası


Soru 2
Doğu Roma İmparatoru Justinianus, Atina'daki "Akademia"yı kapattı. Hristiyanlığa aykırı diye Yunan felsefesinin okutulmasını yasakladı. Yunan düşüncesi bir zamanlar rasyonalist tutum ile kendisini mitolojiden kurtarmıştı. Şimdi ise Batı'da uzun zaman bilim ve felsefe değil, inanca dayalı bilginin hüküm süreceği Ortaçağ başlayacaktı.
Bu bilgiler doğrultusunda aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) İlkçağ rasyonalizmi Ortaçağ'da etkisini göstermiştir.
B) Ortaçağ felsefesi, Tanrı'nın bilgisini temele almıştır.
C) Doğu Roma imparatorluğu İlkçağ'ın fikirsel anlamda devamıdır.
D) Hristiyanlık felsefesi İlkçağ'dan itibaren etkisini göstermiştir.
E) İlkçağ ve Ortaçağ felsefesi birbirinin devamı niteliğindedir.


Soru 3
Hristiyanlığın ortaya çıktığı ilk üç yüz yılda literatürden pek azı felsefe ile ilgilidir. Apologetik adında, imparatora düşünürler tarafından verilen dilekçelerde, Hristiyan inancının hoş görülmesi istenir, adalet ve insanlık beklenir. Bir kısmında da Paganların, Hristiyanlığa yönelik saldırılarına cevap verilir.
Bu parçaya göre, aşağıdaki yargılardan hangisi söylenebilir?
A) Ortaçağ boyunca Hristiyanlık temelli anlayış hakim kılınmaya çalışılmıştır.
B) Hristiyanlık, imparatorlar tarafından kabul edilip yayılmaya çalışılmıştır.
C) Hristiyanlık çok tanrılı anlayış karsısında savunulmaya çalışılmıştır.
D) Paganizm MS 2-15. yüzyıl boyunca egemen olmuştur.
E) Rasyonalizmi temel alan Hristiyanlık, imparatorlar tarafından reddedilmiştir.


Soru 4
Hristiyan Kralı III. Alfonzo Ortaçağ'da ele geçirdiği toprakları sömürgeleştirebilmek için Endülüs'ten Mozarap göçmenleri getirip yerleştirmekteydi. Mozaraplar dil bilgilerini de beraberlerinde getirdiler. Dil bilmeleri onların hem Arapça kitapları tercüme etmelerine hemde Latince el yazmaları üzerindeki Arapça yorum ve açıklamaları derlemelerine yaradı. Onlar böylece Toledo Tercüman Okulunu hayata geçiren düşüncenin temellerini attılar. Arap ve İslam lezzetlerini, el sanatlarını ve yönetim hünerlerini Hristiyanlara tanıttılar.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Müslümanlar ve Hristiyanlar savaşlar yoluyla birbirinin kültürünü tanıma fırsatı bulmuştur.
B) Arapça ve Latince bilen topluluklar İslam ve Hristiyan kültürlerinin etkileşiminde önemli olmuştur.
C) Kültürel etkileşimin gerçekleşebilmesi için öncelikle dilsel faaliyetler gerçekleşmelidir.
D) Toledo Tercüman Okulu sayesinde Hristiyanlar, Araplara egemen olmuşlardır.
E) Mozaraplar, Endülüs'ten getirdikleri bilgilerini İslam Dünyası'nı tanımada kullanmışlardır.


Soru 5

Tertullian, "Akıl almaz olduğu için inanıyorum." der. Ona göre inanma ve insanın kendi başına bilmesi birbirine karşıt olan şeylerdir. Tanrı'nın, insanın içine doğrudan doğruya doğmasını, bir ışık olarak parlamasını beklemek ve Tanrı'nın sınırlarına ulaşmaya kalkışmak insan aklının saygısızlığı ve küstahlığıdır.
Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Tanrı kavranamayacağı için inanmak anlamsızdır.
B) İnanç esaslarına olduğu gibi inanılmalı, akılla kanıtlamaya çalışmamalıdır.
C) İnsan her şeyi kendi çabasıyla bilebilir.
D) Tanrı ancak felsefe yaparak kavranabilir.
E) İnanma ve bilmenin savaşı Tanrı'yı kavramımızı sağlar.


Soru 6
Fârâbî'nin, Medine'tul Fazıla adlı eserinde; "Sakinlerinin ancak saadete erişmek maksadıyla yardımlaştıkları bir şehir fazıl bir şehir olur. Saadete erişmek maksadıyla kurulan her topluluk da fazıl bir topluluk sayılır. Onun içindir ki bütün şehirleri saadete erişmek maksadıyla el ele vererek çalışan bir millet de fazıl bir millettir. Bütün milletleri saadete ulaşmak maksadıyla el birliğiyle çalışan bir dünya fazıl bir dünya olur." demiştir.
Bu parçaya göre insan ve toplumu fazilete ulaştıracak temel değer aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yardımlaşmak
B) Merhamet
C) Çalışmak
D) Adalet
E) Saadet


Soru 7
"Hak cihana doludur, kimseler Hakk'ı bilmez,
Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz."
Yunus Emre'nin bu deyişindeki temel düşünce aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir?
A) Hiç kimse Hakk'ı gerçekten bilemez.
B) Tüm istekler Hakk'tan istenmelidir.
C) İsteklerimizi kendi çalışmalarımızla elde edebiliriz.
D) Hakk ve dünya birbirinden farklı olduğu için ikisini de bilemeyiz.
E) Hakk ve insan öz itibariyle birbirinden farklı değildir.


Soru 8

İmam Gazali'nin anlayışına göre insanı ahirette mutluluğa ulaştırmak, nefsini istek ve arzulardan arındırmakla mümkün olur. İnsan böylece hakikate ulaşabilir. Gazali duyu ve akıl bilgisinin yanında kalbi sezgi ile elde edilen bilgiye değer verir. Hakikati bilmek kalbi sezgi ile mümkündür.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) İnsanın dünyada çalışmasına gerek yoktur.
B) Bilgi edinmek için aklın kullanılması yeterlidir.
C) İnsan dünyaya tamamen sırtını dönmelidir.
D) İnsanın tasavvuf ahlakına uygun yaşaması gerekir.
E) Dünya hayatının rutinlerinden uzak durulmalıdır.


Soru 9
Bütün Ortaçağ döneminin değişmez karakteristik yaklaşımı, inancın bilgiden üstün tutulmasıdır. Bazı filozoflar inanmak için aklın gereksiz ve yetersiz olduğunu savunmuş, inanç karşısında aklı geri plana atmıştır. Ancak Clemens akıl ile inancı uzlaştırmaya çalışmış, Hristiyan dininin dogmalarını felsefenin yardımıyla rasyonelleştirme çabası içerisine girmiştir.
Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisi Clemens'in görüşüne uygundur?
A) Bilgi inançtan üstündür.
B) Hristiyan dogmaları mantıksızdır.
C) Dini bilgiler, insan aklını aşan özelliktedir.
D) Din ve felsefe aynı değerdedir.
E) İnanç, akıl tarafından onaylanmalıdır.


Soru 10

"Dokuz yıl yanlış yolda yürüdüm. Astrologlara da başvurdum onlar da kan, et ve gururdan oluşan insanı sorumluluktan kurtarmak için bu davranışınızın nedeni Mars, Venüs diyorlardı. Çok yakın bir arkadaşımı kaybettim. Kendime Tanrıya güven dediğimde itaat etmiyordu. Kaybettiği insan güvenmesini istediğim hayalden daha gerçek ve daha iyiydi. Kartaca'ya gittim, zaman ve insanlar acıyı dindirdiler. Yirmi beşimde Aristo'nun kategorilerini tek başıma okudum ve elime hiçbir şey geçmedi."
Augustinus'a ait bu parçadan, filozof ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Çektiği acılardan kurtulmaya çalışmıştır.
B) Gerçeğin bilgisine ulaşmak için farklı yollar denemiştir.
C) Astrolojinin sunduğu bilgileri benimsemiştir.
D) Doğruyu bulma yolunda kendi içinde savaş vermiştir.
E) Aradığı cevapları bulmak için felsefeden yararlanmayı denemiştir.


CEVAPLAR: 1-A 2-B 3-C 4-D 5-B 6-A 7-E 8-D 9-E 10-C
Değeri Değere Değen Kavrar...

Benzer Konular (5)

1663

Yanıtlar: 4
Gösterim: 977

1661

Yanıtlar: 0
Gösterim: 800

1673

Yanıtlar: 0
Gösterim: 858

Clicky