Kalbiniz mutlaka uyarıyor neden olur neden uyuşur kalple ilişkisi varmı neden kaynaklanır
Kalp hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Murat Gülbaran kalp krizinden hayatını kaybedenlerin ölmeden bir ay önce doktora gittiğini söylüyor "Doktora başvuranların yüzde 75'inin kalp dışı şikâyetleri oluyor. Tetkik yapılıyor ama o sırada ani kalp ölümü için zemin oluştuğu fark edilmiyor".
Kalbinize iyi bakıyor musunuz? "Şimdi nereden çıktı bu, çok şükür kalbimiz sapasağlam" demeyin, çünkü kalp krizinden ölenlerin yüzde 40'ı daha ne olduğunu anlayamadan ölümle burun buruna gelebiliyor. İşin şakası yok gerçekten de, Türkiye'de birinci ölüm nedeni kalp krizi. Yani kalbimize iyi bakmıyoruz aslında. Kimler kalp krizi riski taşır? Hani yaştan sonra kontrole gitmek gerekir, kalp krizi geçirdiğimizi nasıl anlarız, o anda ne yapmalıyız? Bu ve bunun gibi bir çok soruya cevap alabilmek için iki uzmanın kapısını çaldım. Kalp hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Murat Gülbaran (Florence Nightingale Hastanesi) ve Kardiyoloji-Koroner Yoğun Bakım Şefi Genco Yücel (Amerikan Hastanesi) ile nelerin kalp krizine yol açacağını konuştuk. Nasıl yaşamamız lazım, hangi besinleri soframızdan eksik etmemeliyiz, hangi yaştan sonra mutlaka kontrole gitmeliyiz gibi konu başlıklarını ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum. Prof. Dr. Murat Gülbaran diyor ki "Mutlaka sigarayı bırakmalısınız. Kendinizi düşünmüyorsanız etrafınızı, sevdiklerinizi düşünün. Yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki kalp sağlığı açısından, pasif içicilik ile sigara tiryakisi olmak arasında hiçbir fark yok."
SOL KOL YANLIŞI
Son günlerde Türkiye'de kalp rahatsızlıklarında bir artış mı var yoksa iletişim ilerlediği için mi biz daha çok duyuyoruz?
-İstatistiki olarak bunu cevaplamak zor. İletişim ilerledi bu doğru. Ama unutmamak gerekir ki bütün endüstrileşmiş ülkelerde kalpten ölümler bir numara. Türkiye de bu ülkelerden bir tanesi. Ben insanları şanssız ve şanslı grup olarak ikiye ayırıyorum. Şanslı kesim yüzde 60, yani kalbe ve damarlara bağlı hastalıkların belirtilerini önceden anlayabiliyorlar. Geri kalan yüzde 40 ise hiçbir şey bilmeden benim kalbim sağlam derken bir anda ölümle burun buruna gelebiliyor.
Kalp krizi geçirdiğimizi nasıl anlayacağız? Sol kolun uyuşması veya ağrıması yeterli bir gösterge mi?
-Sol kol denir sık sık ama maalesef pek doğru değildir bu. Tabii ki sol kola ağrı vurabilir ama karşımızdaki hasta sadece sol kolum ağrıyor derse biz onun kalp olmadığını baştan anlıyor gibiyiz. Ağrı iki göğüsün tam ortasında başlar. Hatta çoğu hasta bu ağrı için "Göğsümün üzerinde çocuk oturuyormuş gibi hissettim" der. Eğer birdenbire hiç alışık olmadığımız bir nefes darlığı, göğsümüzde anormal bir baskı hissedersek hemen en yakın sağlık merkezine gitmemiz gerekir. Nadiren bu ağrı çeneye vurabilir, ayrıca hazımsızlık hissi veren şikayetleri de ciddiye almak gerekir.
Peki diyelim kalp krizi geçirdiğimizi anladık, ambulansa da haber verdik o arada hayatta kalmak için ne yapacağız?
-Baktınız bir anormallik var, çarpıntı ve boşluk hissine sahipsiniz, bir doktora gidene kadar her 30 saniyede bir kuvvetli şekilde öksürmeniz gerekiyor. Yani ritminiz bozulduğunda kuvvetli şekilde öksürerek ritmi yerine getirebilirsiniz. Bu düzelmeye anjiyo ya da balon yaptığım hastalarda çok rastladım.
Kuvvetli şekilde öksüreceğiz, peki örneğin dil altı ilacı almak da bir fayda getirebilir mi?
-Eğer tansiyonunuzda bir düşme yoksa. Baktınız ki öksürmeye rağmen çarpıntı geçmiyor o zaman dil altı hapında fayda var. Beş dakika sonra ikinciyi, yine bir beş dakika sonra üçüncüyü alabilirsiniz.
TANSİYON ÇOK ÖNEMLİ
Ya tansiyon düşmüşse?
Evde bir tansiyon aleti bulundurmakta büyük fayda var zaten. Eğer tansiyon düşmüşse, dümdüz yatıp ayaklarınızı yukarı kaldırmak gerekir. Sehpayla, yastıkla, koltukla, artık ne bulursanız.
Diyelim yanımda biri kalp krizi geçiriyor. Yardım çağırdım ama durum kötüleşiyor. O zaman ne yapmalı?
-Baktık ki solunum yok, ritim yok. Ama bundan emin olmak gerekiyor. Eğer kendimize güvenebiliyorsak halk arasında iman tahtası olarak bilinen tam göğsün orta yerine kuvvetli bir şekilde vurmak gerekiyor. Tabii bu son çare çünkü aslında bu işlemi kalp masajını bilen birinin yapması gerekiyor. Eğer vurduktan sonra nabız atmaya başlarsa bir daha asla vurulmamalı. Çünkü böyle bir darbe çalışmış kalbi tekrar durdurabilir. Bu da çok tehlikeli olur.
Şanssız kesim daha ne olduğunu anlayamadan ölümle burun buruna geliyor dediniz. Peki kimler risk altında?
-Ona geçmeden size başka bir veri daha söylemek istiyorum. Hastaların yüzde 45'inin kalp krizi geçirip ölmeden bir ay önce doktora gittiği tespit edilmiş.
KRİZ HİSSEDİLİYOR
Gerçekten mi? Yani insan ölmeden önce "Bende bir şeyler var" diye hissediyor mu?
-Hissediyorlar ama bunların yüzde 75'i kalp sorunuyla ilgili değil de, kalp dışı şikayetlerle doktora başvurmuşlar. Yani hasta başı ağrıdığı ya da midesi yandığı için doktora başvuruyor. O bölgeyle ilgili araştırmalar yapılıyor ama ani kalp ölümü için zemin oluştuğu gözlerden kaçıyor.
Korkunç bir istatistik bu. Yani vücudumda yanlış bir şeyler olduğunu, işlerin yolunda gitmediğini fark ediyorum, doktora da gidiyorum ama 1 ay sonra ani bir kalp krizinden ölüyorum. Başımıza bu durumun gelmemesi için ne yapmalıyız?
-Örneğin hekime gittiniz, "mide" dediler. Mutlaka bir mide uzmanına gözükmeniz gerekir. Gerçekten de mide mi, değil mi diye. Yani demek istediğim vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şeyleri hissettiğiniz zaman aman üzerinde durmayayım diye düşünmeyeceksiniz. Tam tersine etraflı bir check-up yaptırmak hayat kurtarıcı olabilir.
SİGARA BİRE BİR ETKİLİ
Son günlerde çokça konuşulan sigaranın doğrudan kalp kriziyle etkili olduğu. Doğru mu bu? Yani sigara içmek kalp krizi riskini arttırıyor mu?
-Sigara, üstüne basa basa söylüyorum, kap hastalıklarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu artık bütün dünyada yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Sigara sadece solunum yolu hastalıklarında değil, damar hastalıklarında da bire bir etkilidir. Zaten biz de sonuçları anjiyo laboratuarlarında görüyoruz. Hasta gelip diyor ki "Ben aşağı yukarı 20-25 yıldır günde iki paket sigara içerim" bunu söyleyenler genelde 40 yaş veya biraz üstü kişiler. Çoğunluğu ya ani kalp kriziyle geliyor ya da ciddi kalp şikayetleriyle. Buna mukabil eğer kişi sigarasız bir yaşam sürüyorsa 50-55 yaşından önce bizi görmesine gerek bile kalmayabiliyor. Yani düşünsenize, 15 yıldan bahsediyoruz.
Sigarayı bıraktıktan sonra etkileri ne kadar devam ediyor?
-Sigara içimini durdurduktan sonra akciğerlerin normale dönmesi 2 yıl, damarlarda yaptığı tahribatı bir nebze olsun durdurabilmek için ise 5 yıl gerekiyor. O da tam durdurulmuyor. Tabii ben diğer tüm faktörler yolundaymış gibi konuşuyorum.
Ya pasif içicilik?
-Valla, aynı şey, hiçbir farkı yok. Bu da araştırmalarca kanıtlandı artık. Yani yanınızda eşiniz, arkadaşınız, iş çevreniz yoğun sigara içiyorsa siz de nikotini birebir alıyorsunuz demektir. Aslında bu olaya büyük çerçeveden bakarsak, ülkemiz için de "Çok yazık" diyebileceğimiz bir durum var ortada. Çoğu insan sigara içiyor, çoğu ya SSK'lı ya da Emekli Sandığı'na bağlı. Siz devletin bütün imkanlarını kullanarak hastayı tedavi etmeye çalışıyorsunuz. Tedavi hiç de ucuz değil. Bir ilaçlı stentin fiyatı 4-5 milyara kadar çıkabiliyor. Devletin burada payı çok yüksek, işletmeye ödüyor, doktora ödüyor. Sonra tedavi olan aynı hasta gidip sigara içmeye devam ediyor. Müthiş bir kısır döngü.
Kolay değil tabii bir anda bırakmak. Peki siz hastalarınızı nasıl ikna ediyorsunuz?
-Ben yetişebildiğim herkese "Sağlıklı olabilmek için önce sigarayı bırakın diyorum, gerisini hallederiz." Masum tehditlerde bulunduğum da oluyor tabii "Sigarayı bırakmazsan bir daha gelme" diye ama neticede doktorum sırtımı dönemem hastaya.
ağrıyı azaltan ve artıran durumları kısaca hatırlatmam gerekirse :
1. Ağırlık kaldırmamak,
2. Ağır işler yapmamak,
3. Ters hareketlerden kaçınmak
4. Ortopedik boyun yastığı kullanmak ,
5. Orta sertlikte bir yatakta yatmak ,
6. Uzun süre aynı pozisyonda kalmamak ,
7. Mesleğine göre nasıl hareket etmeniz gerektiğini bilmek ,
( örneğin ; öğretmenler , çok kitap okuyan öğrenciler, banka memurları , operatörler , daktilo ve bilgisayar kullanıcıları , çok fazla örgü-biçki-dikiş-nakış işi yapan ev hanımları , halı ve kilim dokuyucuları , plan ve proje yapan çizim yapan mimarlar , uzun süre tv seyreden ya da kahvehanelerde kağıt vs. oynayan kişilerde boyun adeleleri hareket etmediği için tembelleşir ve zayıflar...ilerdede her zaman boyun fıtığı riski taşırlar ve boyun kemiklerinde kireçlenme daha hızlı olur. )
8. boyun egzersizlerini hergün düzenli olarak yapmak .
|