2. Dünya Savaşı sonrasındaki yıllarda Avrupa sanatında Dada hareketinin devamı ve mirasçısı kabul edilebilecek çeşitli akımlar ortaya çıkmıştır. Bu akımların Dada hareketinin ruhunu taşıyıp taşımadığı hâlâ tartışma konusudur.
Yeni gerçekçilik akımı da pop sanatı gibi çağdaş dünyanın önemini kabul etmektedir. Yeni gerçekçilik, bir yandan pop öte yandan kavramsal sanatın çeşitli özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Yeni gerçekçiliğin tüm etkinlikleri en geniş kapsamıyla varoluşla ilgilidir. Dünyaya bakış açısı, karşı çıkış, gelip geçiciliğin bilincinde oluş, teknolojiden yararlanma, yaşanılanı sahiplenme ve günlük yaşantının şiirselliği yeni gerçekçilik akımı sanatçılarının ele aldığı başlıca konulardır.
Yeni gerçekçilik akımının çıkış noktası modern çağın akışının tersine çevrilemeyeceği inancına dayanır. Gerçeklik olgusunun yeniden kavranması amaçlandığı için akımın sanatçıları, birbirinden ilginç malzeme ve yöntemlere yönelmiştir.
1960'ta Fransa'da Yves Klein, Arman, Francois Dufrene (Düfreyn), Raymond Hains (Reymınt Heyns), Martial Raysse (Marşıl Reys), Daniel Spoeri, Jean Tinguely ve Jacques Villegle (Jak Vilyüg)'ten oluşan bir grup genç ressam, "yeni gerçekçiler" adıyla hayatla gerçek arasındaki sınırları yok etme amacıyla yola çıkmıştır.
Yeni gerçekçi sanatçılarından Yves Klein (1928-1962), grubun diğer üyelerini etkilemiş, sanatçının eserleri âdeta kutsal bir miras kabul edilmiştir. "Klein mavisi" olarak tanımladığı mavi rengi kullanarak resim ve heykeller yapan sanatçı; 1958'de, Paris'te bir galerinin içine hiçbir şey koymadan "Boşluk" adıyla bir sergi düzenlemiş ve büyük sansasyon yaratmıştır. Sanatçı, benzer etkinliklerle sanat dünyasının işleyişini tüm gerçekliğiyle göz önüne sermiştir. Klein'ın 1960'ta gerçekleştirdiği bir dizi performans, bu akımın ilk örneklerinden sayılmaktadır. Klein, performanslarında tek notadan oluşan "Monoton Senfonisi" adlı kendi bestesi eşliğinde, tek ton mavi ile boyanmış çıplak modelleri tuvaller üzerinde yuvarlayarak resim yapmıştır. Klein, ateşten heykel yaparak ya da yeni bitmiş bir tabloyu yağmur altında gezdirerek insan ve dünya arasındaki sürekli ilişkiyi vurgulamıştır.
Yeni gerçekçi sanatçılardan Cesar, atık malzemelerle özellikle de otomobil hurdalarıyla gerçekleştirdiği ve "Kompozisyon" adını verdiği heykelleriyle tanınmıştır. Fransız heykeltıraş Niki De Saint Phalle ancak kısa bir dönem yeni gerçekçiler içinde yer almıştır.
Yeni gerçekçilik akımında Bernard Buffet (Büfe), serbest desen ve boya anlayışıyla çıkış yapmış, "Jeanne D'Arc (Jan Dark)" adlı kompozisyonlarıyla kişisel bir anlatım tarzı bulmuştur.
Fransız sanatçı Martial Raysse (1936-...), yeni gerçekçi gruba katılarak 1960'ların seri üretim malları ve plastik nesneleriyle ilgilenmiş, bunların renk zenginliğinden ve bolluğundan etkilenmiştir. Renk cümbüşünü kimi zaman iki boyutlu yapıtlarla kimi zaman da çevre düzenlemeleriyle yansıtmayı amaçlayan Raysse, istediği gösterişli etkiyi sağlamak için neon lambaları ve fl oresan boyalardan yararlanmıştır. Konularını daha çok reklamlardan alan ve yapıtlarında reklam dünyasının aldatıcı parlaklığını yansıtan sanatçı, kendine özgü boyaları başka ressamların tabloları üstüne de sürmüştür.
Raysse'in resim eylemi, "belli bir görsel anlatım üzerine dinamik bir düşünce" olarak özetlenebilir. Romanya doğumlu İsviçreli sanatçı Daniel Spoerri (1930-...), yeni gerçekçilik akımında özellikle yiyecek içeceklerin atık ve ambalajlarını resim yüzeyine yapıştırarak yaptığı ve duvara astığı resim-heykel arası yapıtlarıyla tanınmıştır. Sanatçının resimlerinde iç burukluğu ve melankoli sezilmektedir.
Spoerri'nin birçok çalışmasında günlük yaşantının şiirselliği, yaşanılan anın sahiplenilmesi, gelip geçiciliğin bilincinde olma durumu görülmektedir. Anlık görüntüsünde bir masa veya sandalyenin üzerinde duran eşyalarla çeşitli anıları canlandırmıştır. Tablolarında yemek artıklarının oluşturduğu rastlantısal kabartmaları ve başkalarının ona hazırladığı ya da bıraktığı ögeleri bir yüzey üstüne tespit ederek sanatçının eyleminin sınırlı olduğunu ortaya koymuştur.
|