El-Biruni Kimdir - El-Biruni Biyografisi

El-Biruni (973 - 1051)Yaşadığı çağa damgasını vurup " Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını...

Başlatan: Kerem - Güncelleme: 01 Mayıs 2021, 13:31:10 - Gösterim: 989

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Anahtar Kelimeler [SEO] KimdirEl-BiruniBiyografisi
El-Biruni Kimdir - El-Biruni Biyografisi


El-Biruni (973 - 1051)


Yaşadığı çağa damgasını vurup " Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok kOnuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için her imkânı sağladı.
Bu arada İbni Irak ve Abdüssamed b. Hakîm'den de dersler alan bilginimizin öğrenimi uzun sürmedi, daha çok özel çabalarıyla kendisini yetiştirdi. Araştırmacı ruhu, öğrenme hırsı ve sönmeyen azmiyle birleşince 17 yaşında eser vermeye başladı. Fakat Me'mûnîlerin Kâs'ı alıp Hârizmşahları tarihten silmeleriyle Bîrûnî'nin huzuru kaçtı, sıkıntılar başladı ve Kâs'ı terketmek zorunda kaldı. Ancak iki yıl sonra tekrar döndüğünde ünlü bilgin Ebü'lVefâ ile buluşup rasat çalışmaları yaptı. Daha sonra hükümdar Ebü'lAbbas, sarayında Bîrûnî'ye bir daire tahsisedip, müşavir ve vezir olarak görevlendirdi. Bu durum, hükümdarların ilme duydukları derin saygının göstergesi, bilginimizin de devlet başkanları yanındaki yüksek itibarının belgesiydi.

Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti. "Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir' derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti .O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağını aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sultan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye bir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı.

Son eseri olan Kitabü's Saydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil, tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu.
Bîrûnî, "Elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, iman dolu kalbi tefekkürden dûr olmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.
Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, Onu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazına olan hayranlığını her vesileyle dile getirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o ileri sürdü.
İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûnı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştıgı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine hizmetten mutluluk duymaktadır.

Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir.
Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.
Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur.
Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekimin varlığını Newton'dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.
Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok şey borçludur.

Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.
Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir. Eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrûnî'ye Armağan adıyla bilginimize tahsis etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî'yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı. UNESCO'nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî'ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına, "1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan evrensel dehâ Bîrûnî; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist" diye yazılarak tanıtıldı.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

04.Eylül.0973 13.Aralık.1048
Harezm Gazne
Bilim adamı

Fars kökenli İslam bilginidir. Gökbilim, matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınır.

Biyografi


Beyruni, 4 Eylül 973 tarihinde Harezm'de doğmuştur. Tam adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el- Biruni’dir. Fars kökenli İslam bilginidir. Daha küçük yaştayken Harzemşahların sarayıyla irtibata geçti. Meşhur Matematikçi Emir Ebu Nasr Mansur Bin Ali Bin Irak’ın himayesine girdi. Abdüssamed Bin Samet El-Hakim ve İbn-i Sina’dan dersler aldı.
22 yaşındayken Batı Harezm Doğu Harezm’e saldırınca Beyruni önce Rey’e, ardından da Cürcan’a gitti. 1001 yılında Harezm’e geri döndü. Gazneli Mahmud’un Harezm’i 1017 yılında istilasına kadar Harezm’in Gürgenç kentinde kaldı. Sonra da Gazne’de yaşadı.

Yetiştiği dönemde, İslam ve batı dünyasında Beyrunî düzeyine erişebilen bir bilim adamına rastlanılmamaktadır. XI. Yüzyılı, bilim tarihçileri Beyrunî Çağı olarak da adlandırmışlardır.

Ortaçağ bilginlerinin ortak yanları, birçok bilim dalında çalışma yapmalarıdır. Beyrunî'de de bu özellik kendini açıkça gösterir. 148 eser verdiği bilinen Beyrunî, başta matematik, astronomi ve coğrafya olmak üzere fizik, tıp, eczacılık, doğabilim, jeoloji, sosyoloji, felsefe, tarih, dinler tarihi ve dilbilim dallarında 110 kitap yazmıştır. Bunlardan ancak 32 si günümüze kadar ulaşmıştır. O ilmi belgelere dayanmanın mecburiyetini, olayın deney ve tecrübelerle ispat edilmesi gerektiğini ilk defa öne süren alimlerdendir.

Beyruni, Arapça, Farsça, İbranice, Rumca, Süryanice, Türkçe, Peçenekçe, Sanskritçe, ve Yunancaya vakıftı.

Dünyanın kendi ekseni etrafında ve Güneş etrafında döndüğünü söylemiştir. Bu düşüncenin İslam ülkelerindeki ilk temsilcisidir. Beyruni dünyanın yuvarlak olduğunu hem ekseni hem de güneşin etrafında döndüğünü Copernicus’ten tam 500 sene evvel ispatlamıştı. Yıldızların uzaklığını, yüksekliğini ve açılarını tesbite yarayan usturlab denilen ölçüm âletlerini geliştirmiş; bunun yanısıra yeni yeni âletler yapmıştır. Beyrunî, kendi yaptığı âletlerle, dünyanın çapını ve ekliptik eğilimini de doğruya çok yakın bir şekilde hesaplamıştır. “Kanunu`l-Mes`udi fi`l-hey`e ve`n-nücum” adlı eseri, dünyada yazılmış ilk astronomi kitaplarından biri sayılabilir.

1030 yılında Gazneli Mahmud'un oğlu için yazdığı "Al Kanun Al Mesudi" (Mesud'un Yasası) adlı kitabı bir ansiklopedi niteliğindedir ve trigonometri tarihi için çok önemlidir. Bu yapıtında kendisinden önce yazılmış tüm bilgileri derlemiş, kendi gözlem ve hesaplarını da eklemiştir. 11 ciltten oluşan bu kitapta; zaman ve takvim, trigonometri, küresel astronomi, özel astronomi problemleri (Ay hareketi, Ay'ın çeşitli zamanlardaki şekilleri, gezegen hareketleri, yıldız kataloğu) ve jeodezi konuları anlatılmaktadır.

Gazneli Mahmut’un Hindistan’ı zaptından sonra Hindistan’a gitti. Sultan Mahmut onu Hazine genel Müdürü yaptı. Orada Sankstristçe öğrendi. Burada matematik, astronomi, fizik ve tabii ilimlerle coğrafya üzerinde çalışmalar yaptı.

Coğrafya ve matematiksel coğrafya konularında derinlemesine çalışmalar yapan Beyrunî özellikle yerleşim alanlarının enlem ve boylamlarını belirlemeye öncelik tanımıştır. İslamiyet'te mevki tayini büyük önem taşır. Namaz vakti kıbleye yönelmek gerekliliği, İslam kentlerinin Mekke'ye göre coğrafi mevkilerinin tayinini gerekli kılıyordu.

Dünyanın yuvarlak oluşunda tereddüt etmediği gibi, dünyanın dönüşünü , hatta yerçekiminin varlığını ortaya koymuştur. Isaac Newton’dan asırlar öncesi Beyruni yerçekimi hakkında şunları söylemiştir:

Arz dönüyorsa bu dönüşünden dolayı her şey niye fırlamıyor? Denilirse şu cevabı veririz: Bu durum çıkardığımız teoriyi çürütemez. Çünkü yer her şeyi çekiyor. İşte bu çekim yeryüzündekilerin fırlamasına mani olur. Beyruni optikle de ilgilendi. Ve ışığın sesten hızlı olduğunu söylemiştir.

Araştırmadığı konu, ilgilenmediği saha kalmamıştır. Enteresan olan, Beyruni’nin el attığı sahaların birçoğunda kalburüstü eserler verebilmiş olmasıdır. Öyle ki, Beyruni’nin veriminin çok küçük bir kısmı uzman olmayan, ortalama okur tarafından anlaşılabilir. Zira Beyruni, çok büyük emeklerle envai çeşit bilgi derlemiş, çok ileri rasatlar yapmış, son derece de hassas ve ileri hesaplamalarla cetveller hazırlamış ve bunları, ancak konun experlerinin nüfuz edilebilecekleri teknik detaylar çerçevesinde derinlemesine yorumlamıştır. Çin porselenlerinden Germenlerde demirciliğe; Musevilerin, Hintlilerin, Songdluların takvimlerinden bilinen bütün kavimlerin kutsal günlerine, bayramlarına ve envai çeşit dil ve mahalli lehçenin içerdiği terimlere değin çok geniş bir entervaldeki konular/olgular onun veriminde bir dahinin pirizmasından süzülen halleriyle boy gösterirler. Denilebilir ki Beyruni, tarihsel derinliği ve gelişimiyle irtibatlandırarak, çağının neredeyse bütün bilgilerini özümsemiş, bunları ‘şahsi ansiklopedisi’nde bir araya getirmiştir. Hiç kuşku yok ki, bütün bu verimi ortaya koyabilmek için o döneminin bütün önemli dillerini öğrenmekle yetinmemiş, bazı ölü dilleri ve çok yaygın olmayan lehçe ve ağızları da hıfzetmiştir. Bu yanıyla Beyruni İslam Aleminde çok nadir bir numunedir.

Beyruni, 13 Aralık 1048 tarihinde Gazne’de 75 yaşında ölmüştür.

Türkiye'de 1973 yılında El- Biruni adına posta pulu basılmıştır. Biruni’ye ait bir minyatür, İstanbul'daki Topkapı Müzesi'nde bulunmaktadır.

Kitapları :
- El-Âsâr'il-Bâkiye an'il-Kurûni'i-Hâli-ye
- El-Kanûn'ül-Mes'ûdî
- Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind
- Tahdîd'ü Nihâyeti'l-Emâkin li Tas-hîh-i Mesâfet'il-Mesâkin
- Kitâbü'l-Cemâhir fî Mâ'rifet-i Cevâ-hir
- Kitâbü't-Tefhîm fî Evâili Sıbaâti't-Tencîm
- Kitâbü's-Saydele fî Tıp
- Kalıt
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Benzer Konular (5)

2913

Yanıtlar: 0
Gösterim: 601

5522

Yanıtlar: 0
Gösterim: 679

1322

Yanıtlar: 2
Gösterim: 1478

5973

Yanıtlar: 0
Gösterim: 624

4602

Yanıtlar: 0
Gösterim: 629

Clicky