1923 LOZAN ANTLAŞMASI : İnönü'nün TBMM görüşmelerinde yaptığı konuşma
Lozan Barış Antlaşması, 23 Ağustos 1923 tarihinde 340, 341, 342 ve 343 numaralı kanunlarla onaylandı.
TBMM görüşmeleri sırasında Hariciye Vekili İsmet Paşa, bir konuşma yaparak, Türkiye'nin kazanımlarını anlattı.
İSMET İNÖNÜ'NÜN KONUŞMASINDAN...
"Lozan Konferansı milletimizin Avrupa ortasında davet olunduğu büyük bir imtihandır."
"Acaba uzaklardan sesini işittiğimiz Türkiye medeni alem ortasında ve günagün müşkilat içinde vazıh ve sarih olarak davasını teşrih ve müdafaa edecek bir seviyei medeniye ve bir seviye-i siyasiyede midir? Acaba gördüğümüz manzara Anadolu dağlarında şu veya bu tesadüfün, muhasımlar tarafından irtikabolunan şu veya bu hatanın tesadüfi neticesi midir? Yoksa müspet ve muayyen bir hedefe doğru bir milletin bütün kuvvet ve menabii ile vakfınsederek behemahal istihsali gaye için giriştiği bir mücadele midir? Bunun imtihanı idi."
"Bu kadar ağır mesuliyetleri bimuhaba almak için ve bunların içinde en büyük müşkülat karşısında dahi hedefe karşı yürümek için malik olduğum menbaı kuvvet bilhassa Büyük Millet Meclisi Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşadır."
"Fevkalade karışık, dolaşık, bulutlarla mestur bir muhit içerisinde yol gösterecek bir isabeti nazar lazımdır. Bu isabeti nazarı gerek muharebe hayatında ve gerek sulh hayatında bize gösteren Mustafa Kemal Paşa olmuştur.
"Benim kanaatim odur ki, imza ettiğimiz sulh ile hakiki bir sulh yapacağız ve bu sulh ile milletler arasında yakın bir anlaşma hasıl olacaktır."
"Eski Osmanlı İmparatorluğu aksamından olduğu halde hudutlarımız haricinde birçok dindaşlarımızı bırakıyoruz. Daima kemali fahir ile ve kemali saffet ile ilan edebiliriz ki bugün milli hudutlarımız haricinde kalan dindaşlarımıza karşı Türk Milleti gördüğünden daha fazla vefa ve samimiyet göstermiştir. En dar zamanlarda, hatta kendilerinden müşkilat gördüğümüz zamanlarda dahi onların selametlerini saffeti derun ile temenni etmekten başka bir gaye takibetmedik."
"Büyük bir İmparatorluğun inkısamı karşısında bütün cihana karşı yalnız kendi kuvvetiyle uğraşmaya mecbur kalan Milli Türkiye daha başka bir vaziyet alamazdı, ittihaz ettiğimiz zaruri hareket bu idi. Herkese ve herkese karşı vazifesini bihakkın ifa etmişlerin istirahatı vicdaniyesi ile çıkabiliriz."
"Türkiye bütün cihan muvacehesinde davasını talebediyor. Sarih ve şüpheden azade olarak kati bir ifade ile kapitülasyonları ilga ettiriyor. Bu Türkiye'nin kendi evi içinde diğer herhangi bir millet gibi tamamen müstakil ve efendi olduğunu kabul ve tasdik etmek demektir."
"Yeni Türkiye, bütün kuvvet ve menabiinin mahalli sarfını tayin ve tanzim ettiği için İstanbul ve boğazların muhafazasını ilelebed temin etmiş oluyor."
"Yeni Türkiye'nin hududu dahilinde kalacak olan bütün vatandaşlar yekdiğerleriyle itilaf etmesini bilerek bir vatan içerisinde huzur ve sükun içinde yaşayacaklardır."
"Mütecanis, yeknesak bir vatan... hakkı müdafaası mutlak, menabii mebzul ve serbest bir vatan. Bu vatanın adı Türkiye'dir. O Türkiye'yi bu muahedenameler ifade ve tavzih etmektedir."
"Efendiler! Türk milletinin hassai esasiyesi zannolunduğu gibi unsuru cidal olmak değildir. Türk Milletinin hassai esasiyesi sulh ve müsalemet vadisinde unsuru terakki ve medeniyet olmaktır."
1938 - Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan Celâl Bayar, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Araş ve Maliye Bakanı Fuat Ağralı'yı kabulü.
1934 - Atatürk'ün, öğleden sonra Dolmabahçe Sarayı'nda 2. Türk Dil Kurultayı'nın son gün çalışmalarını izlemesi.
1933 - Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı'ndan Yalova'ya gelişi.
1931 - Atatürk'ün, liseler için tarih kitapları yazılırken, Türk Tarih Kurumu'na gönderdiği mektup: "...Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır."
1930 - Atatürk'ün, Yalova'da gece sofrada söyledikleri: "...Biz bu müesseseyi (cumhuriyeti) hacılara, hocalara terk etmek için meydana getirmedik. Tarihi, Octave'a bırakamayız. ...Cumhuriyet müessesesinin bir müstebit eline geçeceğini mezarımda bile duysam, millete karşı haykırmak isterim. ..Cumhuriyetin milletin kalbinde kök saldığını görmek, yegâne emelimdir."
1928 - Gazi Mustafa Kemal'in Tekirdağı'nda yeni harfler üzerine konuşması ve memurları sınava çekmesi.
Atatürk'ün, Ertuğrul yatı ile İstanbul'dan Tekirdağ'a gelişi, şehirde ziyaretleri, yeni harflerle ilgili olarak halkla görüşmesi. (Öğleden sonra saat 13.00 sıralarında yatla tekrar İstanbul'a hareket etmiştir).
Atatürk'ün, Tekirdağ dönüşü İstanbul'da Anadolu Ajansı muhabirine yeni Türk harfleri ile ilgili demeci: "...Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle, gözler kamaştırıcı Türk manevî gelişiminin erişebileceği kudret ve itibarın milletlerarası seviyesini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor!" [Kocatürk]
1925 - Mustafa Kemal Paşa mareşal üniforması ile Kastamonu gezisine çıktı.
Gazi Mustafa Kemal'in, Kastamonu'da ilk defa şapka giymesi. Atatürk'ün, panama şapkasıyla sabah otomobille Ankara'dan Kastamonu'ya hareketi ve öğleyin Çankırı'ya gelişi.
Atatürk'ün, öğle yemeğinden sonra Çankırı'dan hareketle akşam Kastamonu'ya gelişi ve halk tarafından coşkun şekilde karşılanışı. (Atatürk'ün Ankara'dan hareketi ve Kastamonu'ya geliş tarihi, bazı kaynaklarda, yanlış olarak 24 Ağustos 1925 gösterilmiştir). [Kocatürk]
1923 - Meclis Lozan Barış Antlaşması'm onayladı. Antlaşma 14'e karşı 213 oyla onaylandı. Antlaşmaya göre onay tarihinden itibaren İstanbul ve Boğazlar 6 hafta içinde boşaltılacak.
1923 - Lausanne Peace Treaty signed.
The Treaty of Lausanne marks the international recognization of the sovereignty and independence of the new Republic of Turkey. The Treaty of Lausanne (July 24, 1923) was a peace treaty that settled a part of the partitioning of the Ottoman Empire that reflected the consequences of the Turkish Independence War between Allies of World War I and Turkish national movement,
1922 - Yunanlıları şaşırtmak amacıyla Bilecik'in doğusundan Rumköy'e gece baskını düzenlendi. Bu baskında Türk kuvvetlerinden kaçan bir erin yapılacak taarruz hakkında Yunanlılara bilgi vermesi üzerine Yunan ordusunun istihbaratı önlem almaya başladı.
Ankara Komutanı Fuat (Bulca) Bey'in, Atatürk'e telgrafı: "Valide iyidir. Dün pek neşeli olarak vakit geçirildi. Pek memnundurlar, dua etmekte ve "Selânik'e ne vakit gideceğiz?" diye sual sormaktadır. Fikriye Hanım da iyidir, hürmetlerini iletmektedir. Başarınıza, hanımların ellerinde Kuran dua etmekteyiz." [Kocatürk]
1921 - Yunan ordusunun taarruzu ve Sakarya Meydan Muharebesi'nin başlaması (22 gün 22 gece devam etmiştir).
Mustafa Kemal'in 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesini idareye başlaması.
1921 - Yunan ordusunun taarruzu ve Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.
Yunanlılar Papulas komutasında, Sakarya'nın doğusunda konuşlanmış Türk mevzilerine karşı genel saldırıya geçti. Kötü hava koşulları savaşın kaderini değiştirdi. Mangal Dağı düştü, ordunun Üçüncü Grubu'nun ileri mevzileri Yunanlıların eline geçti. Top sesleri Ankara'dan duyulmaya başladı.
1921 - Battle of Sakarya, led by Mustafa Kemal.
1920 - Atatürk'ün, Kastamonu Valisi Cemal Bey'e, İnebolu'da emekli topçu yüzbaşısı, tüccarlardan Saffet Harun Bey'e -İnebolu Kaymakamı aracılığıyla- makine başında ulaştırılmasını istediği telgrafı: "Saffet Harun Beye, validemin ve kız kardeşimle eşinin emin bir şekilde İstanbul'dan kurtarılması ile Anadolu'ya geçirilmesini rica ederim."
Kastamonu Valisi Cemal Bey'in, Atatürk'ün telgrafına cevabı: "Yüksek emirlerinizi Saffet Harun Bey'e bildirdim. Yanımdadır. Muhterem annelerini, İnebolu'ya mı yoksa Samsun'a mı çıkarmak uygun olduğunu soruyorlar efendim."
Atatürk'ün, Kastamonu Valisi Cemal Bey'in telgrafına cevabı: "Annemin, kız kardeşimle eşinin İnebolu'ya çıkarılarak buraya bilgi verilmesinin, Saffet Harun Bey'e bildirilmesini rica ederim." (Bu girişim, ya Zübeyde Hanım'ın yolculuğa imkân vermeyecek derecede rahatsızlığı ya da diğer bir sebeple gerçekleşememiştir. Zübeyde Hanımla kızı Makbule Hanım, ancak 13 Haziran 1922 günü İstanbul'dan Adapazarı'na gelebilmiş ve 14 Haziran günü burada Atatürk'le görüşmüşlerdir. Zübeyde Hanım, Atatürk'le beraber 24 Haziran 1922 günü Ankara'ya gelmiş, Makbule Hanım ise İstanbul'a dönmüştür). [Kocatürk]
1919 - İstanbul hükümetinin dahiliye nazırı Adil Bey, Sivas valisi Reşit Bey'den kongrenin engellenmesini istedi.
1917 - Atatürk'ün, İstanbul'dan Halep'e gelişi. (Atatürk'ün Halep'ten İstanbul'a ilk yazısı 24 Ağustos 1917 tarihini taşıdığına göre Halep'e geliş tarihinin bundan bir veya birkaç gün önce olması gerekmektedir). [Kocatürk]
1916 - Rusların, Bitlis ve Muş bölgelerinde 16. Kolordu birliklerine karşı yeniden taarruza başlaması.
|