1935 - ''Türkkuşu'' Atatürk tarafından hizmete açıldı.
Atatürk'ün, Türkkuşu'nun hizmete açılışı nedeniyle Etimesgut Hava Alanı'nda yapılan törende konuşması: "...Türk çocuğu! Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın!"
1934 - Kayseri Uçak Fabrikasında yapılan ilk parti 6 avcı uçağından biri, 50 dakikalık uçuşla Kayseri'den Ankara'ya geldi.
1926 - Atatürk'ün, Çankaya'da Sivas Heyeti'ni kabulü.
1920 - Sağlık Bakanlığının Kuruluşu.
Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da, Samsun'a çıkışı ile başlayan Milli Kurtuluş Savaşı'mızın dönüm tarihi, Ankara'da Meclis'in açıldığı 23 Nisan 1920'dir. Bu tarih Cumhuriyet'e giden yoldaki en önemli aşamadır. Yüce Meclis, 2 Mayıs 1920'de 3 sayılı Büyük Millet Meclisi İcra Vekillerinin Suret-i İntihabına Dair Kanun'u çıkararak, bu Kanun'un 1. maddesi ile içerisinde Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekaletinin (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) de bulunduğu Bakanlar Kurulunu oluşturmuştur. İcra Vekilleri Heyeti Reisliğine (Başbakan) Mustafa Kemal getirilirken Dr. Adnan Bey de Ankara Hükümetinin ilk Sağlık Bakanı olmuştur. Sağlık Bakanlığı olarak Ankara Vilayet Konağı'nın bir odası kullanılmıştır. Bakanlığın kurulması ülkemiz sağlık hizmetlerinin ülkeyi yönetenlerin asli görevi olduğu bilincinin ortaya konulması açısından çok önemlidir.
16 Şubat 1912 yılında çıkartılmış bulunan Sıhhıye Müdüriyeti Umumiyeti Teşkilatına dair Kanun Muvakat ile Sıhhıye Müdüriyeti Umumiyesi, yani Sağlık Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu Genel Müdürlük bünyesinde 1 Başkan, 3 Tabip Müfettişten oluşan Heyeti Teftişiye (Teftiş Kurulu ) kurulmuş, Bu Müfettişlerden birisi Doğu Anadolu Sağlık Müfettişi, İkincisi de Batı Anadolu Sağlık Müfettişi olarak çalışmışlardır. TBMM 'nin açılması ile 3 Mayıs 1920 tarihinde 3 sayılı kanun ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurularak, sağlık hizmetlerinin yönetim ve denetimi çağdaş anlayışla yürütülmeye ve geliştirilmeye başlanmıştır.
''ATATÜRK ve TIBBİYELİLER'' Prof. Dr. Metin Özata (Umay Yayınevi, 2007). Çanakkale ve İstiklal Savaşı'na katılan tıbbiyeliler ile Kuvayı Milliyeci tıbbiyeliler.
Mustafa Kemal'in genç subaylık döneminden ölümüne kadar arkadaşlık yaptığı, birlikte çalıştığı, görev verdiği, çeşitli nedenlerle karşılaştığı Tıbbiyeliler vardır. Bu kahraman Tıbbiyeliler hem Atatürk'ün sağlık sorunlarını gidermeye çalışmışlar hem de ülkenin bağımsızlığı için çeşitli cephelerde mücadele etmişlerdir. Mesleği icabı insan sağlığıyla uğraşan ve onları ölümden kurtarmaya çalışan Tıbbiyeliler, vatan işgale uğrayınca müfrezeler kurmuş, Müdafaa-i Hukuk teşkilatlarında başkan veya üye olmuş ve hatta Kuvayı Milliye emrinde savaşmıştır. Bilim ve teknolojinin ülkemize yerleşmesinde büyük katkıları olan Tıbbiye, bağrından çıkan vatansever öğrenci ve hekimler sayesinde ulusal direnisin en güzel örneklerini vermiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde başta Harbiyeliler olmak üzere Tıbbiyeliler ve Mülkiyeliler Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusu için canla basla çalışmışlardır.
1921 - Güney ve Batı cephelerinin birleştirilerek İsmet Paşa'ya verilmesi. İstanbul'da gizli olarak kurulan "Müdafaa-i Milliye" teşkilatının Ankara Hükümeti tarafından resmen tanınması.
1921 - Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar arasında yapılan görüşmeler sonunda, Refet Paşa komutasındaki Güney Cephesi'nin lağvedilerek bütün birliklerin Batı Cephesi'nin emrine verilmesi kararlaştırıldı.
1920 - TBMM'de meclis başkanlığında çalışacak ilk Bakanlar Kurulu olan "İcra Heyeti Vekillerinin" seçilmesi. İcra Vekilleri Heyeti, 5 Mayısta Mustafa Kemal başkanlığında ilk toplantısını yaptı (24 Ocak 1921'e kadar Atatürk'ün başkanlığında görev yapmıştır). (Dahiliye Vekaletine Cami bey, Adliye Vekaletine Celaleddin Arif Bey, Nafıah vekaletine İsmail Fazıl Paşa, Hariciye Vekaletine Bekir Sami Bey, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimai Vekaletine Dr. Adnan Bey, İktisat Vekaletine Yusuf Bey, Müdafaa-i Milliye Vekaletine Fevzi Paşa, Erkan-i Harbiye-i Umumiye'ye İsmet Bey)
Düzce'de ayaklanmacılar Bolu'yu da ele geçirdi. Katliama girişen isyancılar, Bolu mutasarrıf vekili ile birlikte 13 kişiyi vahşice parçaladı, subaylara işkence yaptı, evleri yağmaladı.
1919 - XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir'in Erzurum'a gelişi.
1918 - Atatürk'ün, İstanbul'da Fenerbahçe Kulübü'nü ziyareti ve kulübün hatıra defterine yazdıkları: "Fenerbahçe Kulübü'nün her tarafta takdir edilmiş çalışmalarını işitmiş ve bu gayreti gösterenleri tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin yerine getirilmesi bugün mümkün olabilmiştir. Takdir ve tebriklerimi buraya kaydetmekle övünüyorum." [Kocatürk]
1915 - Ermeniler Van'da büyük bir katliama giriştiler.
1915 - Atatürk'ün, 19. tümen birliklerine emri: "Bütün muharebelerde, gerek subayların gerekse erlerin gösterdikleri kahramanlık cidden şan ve namus örneği olacaktır. Subaylar ve erlerin karşımızdaki düşmanı, tek kişi kalıncaya kadar denize atabileceğine tam inancım vardır. ...Karşımızdaki düşmanı tümüyle yok etmekten ibaret olan görevimizi yapmak için sahip bulunduğumuz kuvvetlerden başka kuvvet istemek, Kirte bölgesinde ve vatanın diğer sınırlarında yapılan muharebeleri hatırlamamaktan ileri gelebilir. Benimle beraber burada harp eden bütün askerler kesinlikle bilmelidir ki, bize verilen vatan ve namus görevini tam olarak yapmak için, bir adım geri gitmek yoktur. Bu sırada uyku ve istirahat aramanın, bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebep olabileceğini hepinize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın benimle aynı düşüncede olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk işaretleri göstermeyeceklerine şüphe yoktur."
Atatürk'ün, Arıburnu'ndan, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya mektubu: "...Maydos bölgesi kuvvetlerine komuta ettiğim zaman aldığım tertibat ile, düşmanın karaya çıkmasına imkân verilmeyebilirdi. Liman von Sanders Paşa, bizim orduları, bizim memleketimizi tanımadığı, gerektiği şekilde incelemede bulunacak kadar da bir zamana sahip olmadığından, sadece, ihraç noktalarını tamamiyle açık bırakacak tertibat almış ve düşmanın karaya çıkmasını kolaylaştırmıştır. ...Vatanımızın savunulmasında kalp ve vicdanları bizim kadar çarpmadığına şüphe olmayan, başta Liman von Sanders olmak üzere bütün Almanların fikrî gücüne de itimat buyurmamanızı kesin olarak temin ederim. Bence, bizzat buraya teşrif ederek, umumi vaziyetimizin gereklerine göre bizzat sevk ve idare etmeniz münasip olur kardeşim." [Kocatürk]
|