Merhaba, web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize üye olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.

Web sitemize ÜYE OLMADAN konulara cevap verebilir ve anketleri oylayabilirsiniz. Konu açmak ve içeriklerden daha kapsamlı faydalababilmek için lütfen üye olun ya da giriş yapın.

14 Eylül Atatürk Günlüğü

1937 - Akdenizde korsanlık harketlerine karşı alınacak ortak önlemler hakkında Türkiye - İngiltere - Fransa - Rusya - Romanya - Bulgaristan - Yunanistan - Yugoslavya - Mısır ve Arnavutluk arasında "Nyon Sözleşmesi"nin...

Başlatan Asrevya, 28 Mart 2022, 01:51:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

14 Eylül Atatürk Günlüğü

1937 - Akdenizde korsanlık harketlerine karşı alınacak ortak önlemler hakkında Türkiye - İngiltere - Fransa - Rusya - Romanya - Bulgaristan - Yunanistan - Yugoslavya - Mısır ve Arnavutluk arasında "Nyon Sözleşmesi"nin imzalanması.

Nyon Sözleşmesi'nin imzalanmasını takiben Atatürk'ün İstanbul'dan Ankara'da bulunan Başbakan İsmet İnönü'ye telgraf notu: "Nyon Konferansı'nda imza ettiğimiz sözleşmenin, Türkiye Devleti'nin çok beklediği yüksek faydaları temin eder nitelikte olduğunu size temin ederim; bütün sonuçlarıyla."

Atatürk'ün, gece, Nyon Sözleşmesi'ni tetkik ve tasdik etmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni 18 Eylül 1937 günü olağanüstü toplantıya davet edişi. (Olağanüstü toplanan T.B.M.M., Nyon Antlaşması'm onaylamıştır). [Kocatürk]

1936 - Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokullarda okutulacak "alfabe" kitabını kabul etti. Alfabe'nin yazarları: Murat Özgün ve İlhan Gökçe.

1933 - Türkiye ile Yunanistan Dostluk Antlaşması imzaladı.

Atatürk'ün, gece İzzettin (Çalışlar) Paşa'nın kızının Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan nikâh töreni ve düğününü şereflendirmesi.

1931 - Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı balkonunda bilim adamlarıyla sohbet esnasında söyledikleri: "...Şair Mehmet Emin (Yurdakul)'in, ilk defa Manastır Askerî İdadisi'nde öğrenci iken okuduğum "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur" mısraıyla başlayan şiirinde, bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum. Fakat ben asıl bunu, orduya katıldığım ilk günlerde, bir Anadolu çocuğunun gözyaşlarında gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım oldu. Kendimi hiçbir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka ulusları öven ve Türklüğü aşağı gören eksiklik duygusuna kaptırmadım." [Kocatürk]

1930 - Atatürk'ün, Sakarya motoru ile Boğaziçi'nde bir gezinti yapmasını takiben gece Dolmabahçe Sarayı'na dönüşü.

Son Posta gazetesi sorumlu müdürü Selim Ragıp Bey (Emeç) tutuklandı.

1928 - Atatürk'ün, İzmir vapuru ile İstanbul'dan Karadeniz'e hareketi.

Atatürk'ün, Karadeniz yolculuğuna başlarken kendisini uğurlayan donanma mensuplarına -Donanma Komutanı Fahri (Engin) Bey aracılığıyla- telsiz mesajı: "Karadeniz'in dalgaları içinde en çok haz ve sevincimi gerektiren kalbî hissim, samimî hatıram siz olmaktasınız. Bunu size ve adreslerini bilmediğim bütün arkadaşlara ve evlâtlara iletiyorum." [Kocatürk]

1927 - Atatürk'ün, Dolmabahçe Sarayı'nda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım (Özalp) Paşa ve İçişleri Bakanı Cemil (Uybadın) Beyi kabulü.

1924 - Atatürk'ün, Trabzon'a gitmek üzere Hamidiye kruvazörü ile Karadeniz seyahatine devam etmesi.

Atatürk'ün, gazetelerde yayınlanmak üzere açıklaması: "Ali Haydar Mithat ve Doktor Hüseyin Suat namındaki zatların kendilerini selâmlamadığımdan dolayı, Belediye Başkanı'nın, halk adına olan telgrafına iştirak etmediklerini, İçişleri Bakanlığı'na telgraf ile bildirdiklerinden haberdar oldum, İstanbul'dan geçerken, binmiş olduğum gemi, usulü gereğince İstanbul'u ve muhterem halkını selâmlamıştır. Eğer, ayrıca Ali Haydar Mithat ve Hüseyin Suat adındaki zatları selâmlamamış ise, adı geçenlerin esasen selâmlanmaya lâyık bulunmamalarından ileri gelmiştir." (Mithat Paşa'nın oğlu olan Ali Haydar Mithat ile Hüseyin Cahit Yalçın'ın kardeşi olan Dr. Hüseyin Suat Beyler, içişleri Bakanı Recep (Peker) Bey'e birer telgraf çekerek "İstanbul halkı adına 12 Eylül 1924'de Belediye Başkanı tarafından kendisine çekilen telgrafa -Cumhurbaşkanı Hazretlerinin şehrin önünden geçerken halkı selâmlamadıkları gerekçesiyle- iştirak etmediklerini bildirmişlerdi. Oysa ki, Hamidiye kruvazörü, Boğaz'dan Karadeniz'e çıkarken top atışlarıyla İstanbul halkını selâmlamış bulunuyordu). [Kocatürk]

1922 - Atatürk'e, İzmir Belediyesi tarafından "izmir hemşehriliği" unvanı verilişi.

Dikili, Foça, Menemen, Bergama ve Karacabey kurtuldu.

Bergama, Dikili ve Foça, Menemen'in kurtuluşu.

Atatürk'ün, Göztepe'de Uşakîzade Muammer Bey'in köşküne misafir oluşu. (Atatürk, İzmir'e gelişini takiben 10 ve 11 Eylül gecelerini Karşıyaka'da İplikçizade Köşkü'nde, 12 Eylül gecesini ise kendisi için I. Kordon'da hazırlanan bir evde geçirmiş, 13 Eylül gecesi ise -İzmir yangını sebebiyle- tekrar Karşıyaka'da İplikçizade Köşkü'nde kalmış, 14 Eylül'den itibaren -davet üzerine- Lâtife Hanım ailesinin Göztepe'deki köşkünde misafir edilmiştir). [Kocatürk]

İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold'un, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a telgrafı: "Savaşan tarafların artık birbirleriyle temasları kalmadı. Konferans çağrısı için şimdi en uygun zamandır. Ordularına "İlk hedefiniz Akdeniz'dir!" diyen Mustafa Kemal'in ikinci hedefi Trakya'dır. Konferans olmazsa Trakya'ya geçmeye çalışacaktır. Gecikirsek güç durumda kalırız." [Kocatürk]

1921 - Yunanlıları kovalayan Türk kuvvetlerinin Sakarya'nın batısına geçmesi.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın "Genel seferberlik" ilanını bildiren emri.

Atatürk'ün, Sakarya Zaferi'ni takiben cepheden millete bildirgesi: "...Avrupa'nın en mükemmel araçlarıyla donatılmış olan Konstantin ordusundan, ordumuzun donatım itibariyle de geri kalmaması ve hatta ona üste çıkabilmesi gibi inanılmaz mucizeyi, Anadolu halkının fedakârlığına borçluyuz."

Atatürk'ün, "genel seferberlik ilânı'nı bildiren emri: "14/15 Eylül 1921 gece yarısından itibaren bütün vatanda umumî seferberlik ilân edilmiştir. Mağlup düşmanı Anadolu içerisinde en son neferine kadar imha için ilân edilen bu seferberlikte amaçlanan gayeye varıncaya kadar, gerek duyuldukça silâh altında bulunan sınıflardan başka askerlik yaşındakiler de silâh altına çağrılacaktır."

İsmet ve Fevzi Paşaların, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na, Başkomutan Atatürk'e Mareşal rütbesi ve Gazilik unvanı verilmesini teklif eden telgrafı.

1920 - TBMM'nde "Men-i Müskirat Kanunu" kabul edildi. (28 Şubat 1921'de yayınlandı)
(Sarhoş eden şeylerin yasaklanması)

Cemal Paşa'nın, Afganistan'dan Atatürk'e mektubu: "...Emir Hazretleri sizden Afganistan için bir Osmanlı subay heyeti gönderilmesini rica ediyor. ...Fikrime göre bu heyet vasıtasıyla Afganistan'da mükemmel bir ordu vücuda getirirsek ileride buralarda yapmayı tasarladığım harekât için fevkalâde bir vasıta elde etmiş oluruz. ...Doğuda yapmak istediğim işlerde muvaffak olabilirsem İngiliz dostlarımızın başına belâ olacağıma ve sizin yükünüzü hafifleteceğime eminim."

Kâzım Karabekir'in, Atatürk'e, Celâlettin Arifin Vilâyat-ı Şarkiye ya da Erzurum Valiliği'ne atanmasını teklif eden telgrafı. [Kocatürk]

1919 - Sivas Kongre Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa'nın Padişah Vahdettin'e Damat Ferit Paşa'nın ihanetlerini belirten muhtırası.

Sivas'ta Atatürk'ün direktifiyle kurulan "İrade-i Milliye" gazetesinin ilk sayısı.
Sıvas Kongresi'nde alınan karara göre yayınlanan İrade-i Milliye gazetesinin birinci sayısı çıktı. Dört sayfa çıkan gazetenin ilk sayısında Mustafa Kemal'in kongreyi açış konuşması, kongre bildirisi, padişaha çekilen telgraflar yeraldı. İsmail Hami Bey (Danişmend) yazdığı yazıda Damat Ferit Paşa için "hain" deyimini kullandı.

Atatürk'ün, Sivas Kongresi Heyeti adına Padişah Vahdettin'e Damat Ferit Paşa'nın ihanetlerini belirten uyan yazısı: "...Kötü maksatlarında muvaffak olmak için milletin ruhundan doğan millî örgütü dağıtmak, devletin egemenlik hakkını yabancı ihtiraslarına oyuncak etmek, ordunun kuvvetini azaltmak için muktedir subaylarımızı görevden almak ve düşmana teslim etmek, şifreli askerî haberleşmelerin çaldırılmasına Posta ve Telgraf Umum Müdürlüğü'nü yetkili kılmak, birtakım düşman subaylarının memleket dahilinde dolaşarak ülke bütünlüğümüzü bozacak siyasî tahriklerde bulunmalarına yardım etmek, memleketi ihtilâl içinde gösterip yabancı müdahalesini davet eylemek cüretinde bulunmak gibi her biri belli başlı bir millî cinayet teşkil eden yasa dışı durumlara girişmekten de bir türlü vazgeçemiyorlar."

1918 (August 26-September 14) - Turkish Offensive in Baku, Azerbaijan.

Turkish forces mount a vigorous attack against the British occupying forces in Baku, beginning on August 26. The British evacuate the city on September 14 to the Turks.

1916 - Allied offensive on the Salonika Front.

1915 - Atatürk'ün, Bulgar Generali Petroff'un eşi Sultane Petroff'a Çanakkale'den Fransızca mektubu:" ..Düşman kuvvetlerine karşı kendi istediğimiz şekilde karşı koyduk ve daha önce Arıburnu'nda benim karşımda hezimete uğrayan düşman kuvvetleri, aradan aylar geçtikten sonra bu defa da Anafartalar'da tam anlamıyla felç oldular. Generalimin, muhtemelen bunlardan haberi vardır; ama olan biteni doğrudan benden öğrenmesi, sanırım kendisini çok daha fazla memnun edecektir. General Hamilton'a ve Lord Kitchener'e [İngiltere Savunma Bakanı] ardı ardına bu başarıları elde etmeme vesile oldukları için teşekkür etmem gerektiğine inanıyorum."

Atatürk'ün, 2. ve 15. Kolordu Komutanlarıyla Abdurrahman Bayırı'na gidişi. [Kocatürk]

1908 - Osmanlı Ahrar Fırkası kuruldu.

Osmanlı Ahrar Fırkası (partisi), 1900'lerde Paris'te oluşan Prens Sabahattin akımının 1908'de Osmanlı siyasal hayatına girişi olmuştur, Meşrutiyet'in ilk siyasi partilerindendir. Parti 1908 genel seçimine yalnız İstanbul'da katılmış ve İttihat Terakki Partisi karşısında başarı kazanamamış, tek milletvekili bile çıkaramamıştır. Fakat Meclis'te partinin destekleyicileri, hep bulunmuş, özellikle Arap, Arnavut, Rum ve Ermeni milletvekilleri Ahrar'a yakınlık göstermişlerdir. Partinin savunduğu tezlerin başında, Osmanlı ülkesindeki etnik unsurlara eşitlik tanınması, yerinden yönetme, zamanın deyimiyle, adem - i merkeziyete dayanan bir siyasal düzenin kurulması gelir... İttihat Terakki ise, bu tezlere sahip çıkan Ahrar'ı bölücülükle, kozmopolitlikle ve Rum Patrikhanesi'yle ağız birliği etmekle suçlamıştır.

"31 Mart Olayı" Ahrar Partisi'nin sonu olmuştur: Ahrar'cılar, muhalefet partileri arasında "31 Mart olayları"yla en yakından ilgilenen örgüt olmuşlardır ve bu olaydan çok şey beklemişlerdir: Hem Abdülhamit'ten, hem de İttihat ve Terakki'den kurtulmak. Büyük tutkuların sahibi henüz örgütlenememiş küçük bir parti, denediği seçim yolu yenilgi ile kapanınca, hukuk dışı bir eylemden büyük umutların gerçekleşmesini bekler olmuştur. Siyasal iktidarın değiştirilmesi, Ahrar'cılara göre ancak bu yoldan sağlanabilir görünmüştür. Ahrar'cılar bu umudun gerçekleşmesi için askerlerle, ilmiyecilerle (özellikle Vahdeti grubu ile) temasa geçmişlerdir. İngiltere sefareti sorumlularıyla birlikte "31 Mart"ın destekleyicisi olmuşlardır. Kroker oteli toplantısında, olayın planlamasını yapmışlardır.

Fakat olayları başlatma ve yönlendirme toplantılarına karışan "Ahrar"cılar - bu arada İngilizler - 31 Mart'tan yararlanmayı planladıkları halde, eylemlerin açık yöneticileri olmaktan kaçınmışlardır. Bu nedenle ön plana Muhammedi'lerin çıkmasını ve kendilerini perdelemesini yeğ tutmuşlardır. Fakat hareketin içinde oldukları açıktır. "31 Mart" adı verilen ve on üç gün süren olaylar ve eylemler Ahrar'ın tasarladığı hedefin çok uzağına düşmüştür. "Ahrar'cılar", Muhammedi'ler gibi, suçlu sandalyesine oturtulmuşlardır. Ahrar Fırkası, bu olayların ağırlığı ve sorumluluğu altında ezilmiştir.

Kaynak: Prof. Tarık Zafer Tunaya



Değeri Değere Değen Kavrar...

Benzer Konular (5)

5514

Yanıtlar: 1
Gösterim: 504

5500

Yanıtlar: 0
Gösterim: 512

5509

Yanıtlar: 0
Gösterim: 508

5495

Yanıtlar: 0
Gösterim: 473

5504

Yanıtlar: 0
Gösterim: 504

Clicky