23 Eylül Atatürk Günlüğü By: Asrevya Date: 28 Mart 2022, 01:57:06
1937 - Atatürk'ün, öğleden sonra Dolmabahçe Sarayı'nda 2. Türk Tarih Kurultayı'nın çalışmalarını izlemesi.
Atatürk'ün, gece Acar motoruyla Florya'ya gelişi, geceyi burada geçirişi.
1933 - Dolmabahçe Sarayı'nda, akşam Atatürk'ün sofrasında, Abdülhak Hâmit ve eşi Lüsyen Hanım'ın da davetli olarak bulunması.
1932 - Atatürk'ün, Ahmet Rasim'in ölümü üzerine, çocuklarına başsağlığı telgrafı: "Değerli babanızın ölümü büyük kayıptır. Çok acı duydum!"
1925 - Atatürk'ün, Bursa Türkocağı'nda konuşması: "...Güzel bir serpuş olan şapkadan pek az bir zamanda dervişler, mürit ve hocalar da memnun kalacaklardır! Zeki insanlar, uygar olmayan bir kılık altında kişisel ve bilimsel kıymetlerini kaybetmektedir. Bu sebeple şerefli yerlerini korumak için uygar kılığa bürünmek lâzımdır."
1924 - Atatürk'ün, Samsun'da bazı heyetleri kabulü ve şehrin ihtiyaçları hakkında bilgi alması.
Atatürk'ün, Lâtife Hanımla beraber evinde misafir kaldıkları Şahinzade Remzi Bey'in aile albümüne hatıra olarak yazdıkları: "Samsun'da kaldığımız günler içinde misafir olduğumuz Şahinzade Remzi Bey'in evinde, evin sahibi tarafından gördüğümüz misafirseverliği ve nezaketi özellikle kaydederim." [Kocatürk]
1922 - Atatürk'e, İtilâf Devletleri Dışişleri Bakanları imzasıyla "Askerî harekâtın durdurulması ve bir barış konferansının toplanmasıyla ilgili" nota verilmesi.
Türk süvarilerinin, Çanakkale'de "tarafsız bölge"ye girişleri.
Atatürk'ün, Kâzım Karabekir'in Büyük Zafer'i kutlayan telgrafına cevabı: "12.9.1922 tarihli telgrafınızı 23.9.1922'de İzmir'de aldık. Kahraman ordularımız hakkında gösterilen takdirkâr duygularınıza teşekkürlerimizi sunarız."
İngiltere Koloniler Bakanı Churchill'in Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika Birliği Genel Valilerine telgrafı: "Kabine, Avrupa'ya yapılacak Türk saldırısına, Mustafa Kemal'in İstanbul'dan Müttefikleri atmasına karşı koymaya ve Gelibolu yarımadasını elde tutmaya karar verdi. Hükûmetinizin bir askerî birlik gönderip gönderemeyeceğini bilmek istiyorum."
Lapseki'nin kurtuluşu.
1922 - Paris'te toplanan Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı H. Poincaré, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon ve İtalya'nın Paris Büyükelçisi Kont Sforza barış antlaşması için Venedik veya başka bir yer önererek, Meriç ve Edirne'ye kadar Trakya'nın Türklere bırakılacağını ve antlaşmanın imzalanmasıyla birlikte İstanbul'un boşaltılacağını, ateşkes için de Mudanya'da biraraya gelineceğini açıkladılar.
Türk birlikleri tüfeklerini ters asarak "tarafsız bölge"ye girdi.
1922 - Turkish troops enter Turkish Straits neutral zone.
1920 - İlk Sovyet Savaş malzemeleri geldi.
İlk Rus savaş malzemesi getiren motorun Tuapse'den Trabzon'a gelişi.
1918 - 7. Ordu birliklerinin, Atatürk'ün sevk ve idaresinde Şeria nehrinin doğusuna gelişi.
1917 - 23 Eylül 1917 Tarihinde Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası ile taltif buyrulmuştur.
Atatürk'e, Doğu cephesindeki muharebelerde gösterdiği yararlıklar nedeniyle "Muharebe Altın imtiyaz Madalyası" verilmesi.
Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın, kendisine gönderilen 20 Eylül 1917 tarihli geniş rapor üzerine Atatürk'e telgrafı: "Görüşlerinizi cidden isabetli telâkki ederim."
1916 - Allied offensive on the Salonika Front.
1915 - Atatürk'ün, -Almanya'nın İstanbul Elçiliği görevlilerinden Dr. Ernest Jackh'ı çadırında kabulü ve söyledikleri: "Tam manasıyla Ruslar gibi karaya tıkıldık. Ruslar çökmeğe mahkûmdurlar; çünkü Boğazları kapayarak onları Karadeniz'e tıkadım. Bu suretle, müttefiklerinden ayrı düşürdüm. Fakat biz de aynı sebep dolayısıyla yıkılmağa mahkûmuz. Gerçekten biz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu sahillerine yerleşmiş bulunuyoruz; fakat herhangi bir okyanusa çıkmayı göze alamayız. Deniz kuvvetlerine sahip olmayan bir kara kuvveti olmak itibariyle biz, yarımadamızı, kara kuvvetlerini hiçbir tehdide uğratmaksızın istediği sahile getirebilen deniz kuvvetlerine karşı savunmaya asla muktedir olamayacağız." (Atatürk, bu görüşmenin yapıldığı günlerde rahatsızlığı nedeniyle çadırında istirahat etmektedir. Ernest Jackh, hatıralarında şu bilgileri vermektedir: "Mustafa Kemal Bey, ağır surette hastaydı ve bu yüzden kendisini ziyaret için çadırına gittim. Malarya [sıtma]'ya tekrar yakalanmıştı. O kadar zayıflamıştı ki, ilkin tanıyamadım. Bununla beraber ateşli tabiatı, evvelce sık sık yaptığımız bütün gece devam eden çok sevdiği görüşmeler gibi, bizi, siyasî bir tartışmaya daldırdı.")