Eski Çağ Uygarlıklarında Kurban Edilen Hayvanlar Üzerine Bir İnceleme By: KeReM @ Date: 28 Mayıs 2021, 23:49:21
Kurban kavramı, insanlık tarihinin en eski ve karmaşık konularından birisidir. Animizm ve totemizm ile de yakından ilişkili olan bu kavram, tarih öncesi dönemlerden başlayıp gücünü ve etkisini günümüzde de sürdürmektedir. Bu çalışmada, tek tanrıcı ilahi dinler aşamasına değin, eskiçağ dönemine ait çok sayıdaki uygarlıkta, kurban kavramı ile kurban olarak kullanılan hayvanların özellikleri ele alınmıştır. Sonuçta, veteriner hekimliği tarihi ve dinler tarihi yönünden son derece önemli olan böylesi bir konunun kökenleri ortaya konulmaya çalışılmış ve insan-hayvan ilişkileri tarihsel boyutta yeniden değerlendirilmiştir.
Eski Mısır Uygarlığı
Özellikle Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındır. Bunun yanı sıra hayvanlar da kurban edilir. Kurban edilen hayvanlar arasında ilkel kabile dinlerinde olduğu gibi totemler bulunur. Bu bağlamda tanrı Oziris adına düzenlenen kurban törenlerinde, kutsal bir boğa kurban edilip on dört parçaya bölünür ve töreni izleyen insanlarca eti tüketilir. Kutsal bir boğa ya da öküz şeklinde betimlenen Ozirisin dirilişini sembolize etmek için yenilen boğanın yerine başka bir kutsal boğa konulur. Ayrıca Eski Mısırda kurbanın, tanrıları doyurmaya yaradığı düşünülmüş ve öyle anlaşılmıştır. En büyük tanrı sis için de önce dua edilir; sonra onun adına bir inek kurban edilir. Önceden muayene edilip kurban olarak işaretlenmiş hayvanlar, kesilmek üzere tapınağa getirilince odun yığını ateşlenir. Sonra bu ateşe şarap dökülür ve tanrının adı çağrılarak kurban edilecek hayvan kesilir. Kurban tapınakta yakılırken orada bulunanlar feryat ederek üzüntülerini dile getirirler. Bir süre sonra da bu insanlar, kurban edilen hayvandan arta kalan etleri tüketirler. Eski Mısırda kurban edilen kuzu ve oğlağın kanı, çevreye sürülür. Sürülen bu kan, tanrının hakkı sayılır. Ayrıca yılda iki kez tanrılara domuz kurban edilir ve ancak bu günlerde domuz eti yenir. Bunun dışında kalan diğer günlerde ise domuz eti yenmez.
Hitit Uygarlığı
Hititlerde kurban ritüelleri, adak, kefaret ödeme, gönül alma, şükran gibi amaçlarla gerçekleştirilir. Hititler, kirli olarak kabul ettikleri köpek ve domuzu pek nadir olarak tanrılara kurban olarak sunarlar. Ülkenin ilk ürünleri, ilk meyvaları ve bir yaşındaki hayvanlar, tanrıları yatıştırmak için kurban olarak sunulurlar. Tanrılara kurban edilmek için genel olarak öküz, koyun ve keçi yeğlenir. Bu kurbanlıkların iyi durumda ve kusursuz olmaları istenir. Hititlerde hayvanlar, boğazları kesilerek, dolayısıyla kanları akıtılarak kurban edilirler. Hititlerde yaygın olmamakla birlikte insanların da kurban edildikleri görülür.
Eski Çin Uygarlığı
Mev*** değişimleri gibi belirli zamanlara özgü çeşitli kutlama törenleri düzenlenen Çinde bu törenlerde kurbanlar da kesilir. Kurban olarak daha çok lekesiz, tek renk ve kusursuz boğalar tercih edilir. Kanlı kurbanların yanı sıra kansız kurbanların da kullanıldığı bu ülkede, insanların kurban edildiğini gösteren bir tek örneğe rastlanmıştır.
Eski Yunan Uygarlığı
Yakarma, şükran ve arınma kurbanları çok yaygındır. En büyük kurbanlarını tanrılar tanrısı Zeusa adamışlardır. Hayvanları kurban etme yöntemleri inceden inceye saptanarak tapınağın duvarlarına asılmıştır. Tanrılara
erkek hayvan, tanrıçalara ise dişi hayvan, gök tanrılara az tüylenmiş ve beyaz, yer altı (öte dünya) ve deniz tanrılarına siyah, ateş tanrılarına ise kızıl/kırmızı renkli hayvanlar kurban edilir. Ayrıca Yunanlılarda; üçlü kurban (suove taurilia) ve yüzlük kurban (hekatombe) şeklinde de hayvanların kurban edildikleri görülür. Kurbanı tanrılara sunan kişinin başı çelenklidir. Kurban edilecek hayvanın ise alın kılları kesilip yakılır ve üstüne arpa ile şarap saçılarak kutsanır. Hayvanlar dua, şarkı ve dans eşliğinde kurban edilirler. Genellikle Eski Yunanda ilahi bir güce sahip olan boğanın kurban edilmesi çok yaygındır. Böylece boğanın sahip olduğu kudretin insana geçeceğine inanılır. Bunlarda domuz yenildiği gibi, kurban da edilir. Tapınaklarda bulunan rahipler, kurbanların kesiliş törenlerine başkanlık ederler. Bu şekilde takdis edilmiş hayvan ya kesilir ya olduğu gibi yakılır ya da bir organından kan alınır. Buna göre kurbanlık hayvanlara uygulanan işlem iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan ilki sphagia adı verilen ve özellikle gece, alçak bir taş platform üzerinde tamamen yakılan, eti hiç yenmeyen ve tümüyle tanrılara sunulan kurbanlık hayvanlardır. Diğeri ise, daima gündüz ve özellikle sabahleyin yüksekçe bir taş ya da taş yığını üzerinde yakılarak kurban edilen ve etlerinin bir kısmı tanrılara sunulurken, geriye kalan belli yerleri de törene katılanlar tarafından yenilen hayvanlardır. Eski Yunanda sayıları oldukça kabarık olan tanrı ve tanrıçalara, her biri için belirlenmiş ritüellerde evcil hayvandan, yabani hayvandan, kuşlardan ve hatta balıklardan kurbanlar sunulmuştur. Burada kurbanı sunan kişi, yıkanarak arınır ve sunakta yanan ateşe şarap döküp arpa taneleri saçar. Kurbanın tüylerinden bir kısmını da bu ateşe atar. Bir rahip tanrıya övgüler düzer, şükranlarını sunar ve yardımlarını diler. Bazı ritüellerde hayvanın bağırsakları ayrıca pişirilerek, toplu kutlama başlamadan önce bundan tadılır. Tanrı bu törenlerin şeref konuğudur. Kurban olarak sunulacak hayvanların sakat
olmamasına, en iyi ve en kusursuz hayvanlar arasından seçilmesine özen gösterilir. Ayrıca, yılda bir kez bir at, tanrılara kurban edilir. Eski Yunanda insanlar da kurban edilmiş ancak, geç klasik antikitenin Yunanlıları, insan kurban etmenin her çeşidini ahlaksızlık olarak görmüşlerdir.
Eski Japon Uygarlığı
Japonyada ibadet; dua ve besin amaçlı kurbandan oluşmuştur. Eskiden hayvanlar kurban edilmesine rağmen, insan kurbanı gibi bu da daha sonraları terkedilmiştir. Kurbanlar bitkisel ağırlıkta olup kansızdır.